Sovyetler sonrası Türki Cumhuriyetleri, Doğu Akdeniz ve Şişli

1917 Bolşevik Devrimi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında ilân edilmesinin akâbinde, Türkî Cumhuriyetleri olan; Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan ve Kırgızistan bağımsız ülkeler olmakla birlikte, Sovyetler Birliğinin egemenliği altına girdiler.

!990 yılına kadar, yani 70 yılda, ana lisanları ve eğitim dilleri Rusça oldu. Bütün kilise, sinagog ve camiler kapatılıp insanların dinî inanç ve ibadet edebilme imkânları ellerinden alındı.

1990 yılında, Sovyetler Birliğinin dağılması sonucu, Doğu Almanya (Batı Almanya, Doğu Almanya'nın topraklarını Sovyetlerden 980 milyar DM ödeyerek satın aldı) Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Belarus, Bulgaristan, Moldova, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan ve altı Türkî Cumhuriyeti bağımsızlıklarına kavuştular.

Ancak, özellikle Türkî Cumhuriyetleri Ruslar tarafından öylesine asimile olmuşlar ki, ana lisanları, dinî inanışları ve kültür altyapıları değişmiş. Halâ soyadlarının son heceleri olan ''EV ve OF'' takılarını muhafaza ediyorlar. Aradan 20 sene geçmesine rağmen; evrensel demokrasiye geçmekte direnmeleri, Baas ve Sovyet rejimlerindeki gibi tek adam rejimlerini idame ettirmekte kararlı bir şekilde ısrar ediyorlar.

Sözde seçimler yapılıyor, sandıktan bir kişiye %70-80-90 oranında oy çıkıyor olması mümkün müdür? Demokraside sandık her şey demek değildir. Son referandumda, evet-hayır oy oranı başabaş giderken ve oylama devam ederken, saat 16.00'da YSK'dan gelen bir emirle 2,5 milyon mühürsüz oy pusulası devreye sokularak ülkenin kaderiyle oynandı. Muhalefet itiraz etti ne oldu? Atı alan Üsküdar'ı geçti. Sandıkla iktidara gelen, Hitler ve Mussolini 2.Dünya Savaşında,60 milyon insanın ölümüne ve şehirlerin yok olmasına neden oldular.

Geçen köşe yazımda demokrasiyi uygulayan ama bir türlü sözde sembolik dahi olsa tahtlarından vaz geçemeyen ülkeleri sıralamıştım. Ümit ediyorum ki; gelecek yıllarda bu sembolik monarşiler ve tek adam rejimlerinin yerine devletleri halkın seçtiği beş kişilik konseyler yönetir. Belki karar alma mekanizmaları biraz uzasa da, halktan toplanan vergilerin israf edilmeden verimli projelere doğru yönlendirilmesi sağlanır.

Belediyelerde de tek adam rejimi vardır. Her şeyin başı belediye başkanıdır. Aynı konsey yöntemi belediyelerde de uygulanmalıdır.

DOĞU AKDENİZ VE EGE

BOP projesi her şeye rağmen yürüyor. Nerede yürüyor? Irak, Suriye, İran, Lübnan, Mısır, Tunus, Türkiye, BAE, Libya ve Doğu Akdeniz'de. Henüz sıra Ürdün ve Suudi Arabistan'a gelmedi. Piyon ülkeler, Yunanistan, Fransa, Almanya BAE, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Kesimi. Büyük İsrail projesi başarılı bir şekilde yürüyor.

Türkiye kendi kıta sahanlığını ilân edince hem Yunanistan hem Fransa hem Almanya hem de AB devreye girdi. İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in eşi Prens Philip bildiğiniz üzere Rum ve İspanya Kraliçesi Sophia da Rumdur. Bu iki ülke şimdilik sessizliğini koruyor.

İdlib'te; sözde yanlışlıkla 36 askerimizi şehit eden ve Lazkiye limanında askeri deniz üssü bulunan Rusya olanı biteni sessiz bir şekilde oturmuş köşesinden izliyor. Türkî Cumhuriyetlerinden sadece Azerbaycan ve Katar destek veriyor.

Türkiye yine yalnız ve sözde dost NATO ve AB ülkeleri tarafından yalnızlaştırılıp kuşatılıyor.

Kulis haberlerine göre, Macron ve eşi Rothschild tarafından yetiştirilip desteklenerek Fransa'nın başına getirilmiş.

Fransa; ABD ye 1886 da, bağımsızlığının 100.yılı nedeniyle New York'taki Özgürlük Adasına Statue of Liberty, Özgürlük Heykeli hediye etmiştir. Bu nedenle ve her zaman ABD ile Fransa'nın ilişkileri yüksek seviyededir. O nedenle, düşmanlarımızı azaltıp dostlarımızı arttırma yoluna gitmeliyiz. İşte böyle olaylar olunca insan dostunu düşmanını görebiliyor.

Umut edelim ki iki ülke arasında sıcak bir çatışma olmaz, diplomatik ilişkiler egemen olur.

YİNE ŞİŞLİ İÇİN KÜÇÜK RÖTUŞLAR

Son köşe yazımda, 17 Ağustos Depremiyle ilgili bazı görüş ve düşüncelerimi ifade etmeye çalışmıştım.

Halk sağlığının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bugün, Şişli İlçemizde yaşayan sigortalı olan var olmayan var. Parası olmayıp ilaca ihtiyacı olanlar için bir ''Şişli Halk Eczanesi'' açılması iyi olur diye düşünüyorum.

Diğer önemli bir konu ise, tarikatların yurtlarında heder olan çocuklarımız, özellikle kız çocuklarımız. İlçe sınırlarımız içinde okuyan kız çocuklarımız için 250 yatak kapasiteli ''Öğrenci Kız Yurdu'' yapılması veya bu bir bina kiralanarak ta uygulanabilir.

Bir başka konu ise görme ve duyma engelli vatandaşlarımız için ''Eğitim Merkezi''. İşaretle konuşmayı öğrenme ve parmak uçlarıyla okumayı öğrenme kursları gibi eğitim merkezleri.

Yine, orta dereceli okullarda okuyan ihtiyaç sahibi öğrencilerimize; kıyafet ve kırtasiye yardımı yapılabilir.

Diğer bir husus, her sene bir kere organize edilecek ve bir gelenek haline getirilecek olan ''Tekstil ve Konfeksiyon, Turizm ve Bilişim Fuarları'' Şişli İlçesine, bir renk, hareket ve heyecan getirecektir.

Gelecek köşe yazımda, imar, çevre, ulaşım konularında bazı önerilerim olacaktır.

Bilvesile, tüm Şişlili dostlarımı saygı, sevgi ve özlemle selamlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.