
Yıllar geçse de unutulmayacak bir yönetmen
Halit Refiğ son yolculuğunda.
'Safra kanalında tümör'' teşhisiyle tedavi gördüğü hastanede Pazar günü hayatını kaybeden ünlü Yönetmen Halit Refiğ, bugün son yolculuğuna uğurlanıyor.
Refiğ için, Mimar Sinan Üniversitesi Osman Hamdi Salonu'nda anma töreni düzenleniyor. Ünlü yönetmen Teşvikiye Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından, Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verilecek.
Törene katılan tiyatrocu Can Gürzap duygu ve düşüncelerini şu sözlerle anlattı: "O çok iyi bir öğretmendir abidir, dosttur, çok iyi bir sinemacıdır. Şefkatli ve dürüst bir insandır. Onun için söylenecek çok şey var. Vefakardır. İnsan gibi insadır. Çevredinde de zannediyorum bilerek ve isteyerek kimseyi kırmamıştır. Her sanatçı gibi onunda kırılganlıkları vardır. En büyük üzüntüsü de 3 buçuk sene büyük bir sabırla çekilmiş olan yorgun savaşçı filminin yakılmasıdır.
12 Eylül darbesinin sanata da yansıması vardır. Sanatada çok tokatlar, tekmeler attı. Bunu tokat ve tekmeyle yapmadı o bunu en hunhar şekilde yaptı ve bunu yaktı. Dünyaya da film yakan ülke olarak geçtik.
Beraber bunun kavgasını verdik. Onun öncülüğünde fotoğraflar çekilmişti. Filmin fotoğrafarından birşeyler yaptık . Fotoroman yapıldı ve o fotoromanı bile yasakladılar.
Sinemayı, ülkesini ve insanını çok severdi. Elinden geleni yaptı. Düşünce, film ve kültürel açıdan. Öğrenciler yetiştirdi. Yerine koyamacağımız bir insanı kaybettik. Son dönemlerinde sürekli beraberdik. Hayatımda ilk ve son kez olacak bazen gün aşırı kendisini ziyarete giderdim. Yavaş yavaş erimesi herkesi üzdü.
Mehmet Açar-Gazete Habertürk Yazarı-Sinema Elştirmeni: "Halit Refiğ ustanın ötesinde bir isim. Çünkü Türk Sineması öncelikle Cumhuriyet döneminde birçok şeyde olduğu gibi sanat da devlet elinde kurulmaya çalışıldı. Sonra devlet geriye çekildikten sonra sinemacılar dönemi başladı. İşte bu dönemde gelen ustalardan biridir.
O yüzden de o kurucu dönemin en önemöli isimlerindedi. O dönemde nasıl bir Türk sineması olması gerektiğini de düşünmek zorundaydı. Aynı zamanda bu işin ekonomisini de düşümnmek zorundaydı. Halk sineması inşa etmek durumundaydı. Ve bir taraftan da sağlam bir düşünürdü. Sadece sinemadan hayatını kazanmak derdinde değildi. Aynı zamanda bu ülkeye birşeyler vemek istiyordu. Yaptığımız bir söyleşide, "Ben film yönetmenini mimarla özdeşleştiririm. Çünkü mimar kendi ülkesinin herşeyini koşullarına, yapısına göre birşeyler ortaya çıkartır. Sinema da böyle birşey" demişti. Her zaman onu dinlemekten büyük zevk alırdım. Yüzlerce yıl geçse de unutulmayacak bir yönetmendi."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.