Tacize uğrayan tazminat ödeyecek!
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, hastasını taciz ettiği gizli kamera çekimleri ile kesinlik kazanan doktorun açtığı tazminat davasında emsal bir karar verdi
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, hastasını taciz ettiği gizli kamera çekimleri ile kesinlik kazanan doktorun açtığı tazminat davasında emsal bir karar verdi. Genel Kurul, kendisine muayene için gelen hastasını taciz ettiği kesinlik kazanan doktorun açtığı tazminat davasında, tacize uğrayan hastanın tazminata mahkum edilmesi gerektiğine hükmetti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Adapazarı SSK Hastanesi'nde çalışan ve ayrıca muayenehanesi de bulunan Genel Cerrahi uzmanı Dr.H.G.'nin açmış olduğu “manevi tazminat” davasında emsal bir karara imza attı. İki çocuğu bulunan Doktor G., özel bir televizyon kanalında yayınlanan “tacizci doktor” görüntüleri nedeniyle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Dava reddedildi ancak mahkemenin verdiği davanın reddi kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kararının bozulmasına ve davanın kabul edilmesi gerektiğine oy çokluğuyla karar verdi.
Yargıtay'ın emsal kararında yer alan olay şöyle gelişti: Dr. G.’nin muayenehanesine hasta olarak giden N. Ö. tacize uğradığını Show tv muhabirine durumu anlattı. Çantasına koyduğu gizli kamera ile Doktor G.’yi yeniden ziyaret eden Ö., Dr. G.'nin sözlü ve fiziki tacizine yeniden uğradı. Gizli kamera kayıtları ile hastasını taciz ettiği tespit edilen Dr. G.'nin bu görüntüleri Show TV’de “tacizci doktor yakalandı” başlığı ile yayınlandı.
CEZA DAVASI REDDEDİLDİ
Dr. G., hakkında “tacizci doktor” şeklinde yapılan haberler sonrası kendisine hakaret edildiği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu Dr. G.’nin yaptığı suç duyurusu sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararında şöyle denildi: “Hipokrat yemini etmiş bir tabip ile bayan hastası arasında asla olmaması gereken davranışlar içerisine giren müştekinin, bu durumun tespiti ve kamuyu uyarma gayesi ile yapılan yayın sebebiyle kendisine hakaret edildiğinden bahisle şikayette bulunmasında haklı olmadığı görüşünden hareketle olayda hakaret suçunun unsurlarının bulunmadığı, televizyonun haber verme işlevini yerine getirdiği kanaatine varılmıştır.”
TACİZ EDEN, TACİZ EDİLENDEN 12 BİN YTL İSTEDİ
Dr. G., ceza davasının reddedilmesinin ardından yapılan yayınlarla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 12 bin YTL’lik manevi tazminat istemiyle dava açtı. İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada, Dr. G., gizli kamera görüntülerinin televizyonda yayınlanmasının ardından bu görüntüleri yayınlayan televizyon kanalı ve tacize uğradığını belirten N. Ö.'den 12 bin YTL talep etti.
MAHKEMEDEN ETİK DERSİ
Gizli kamera görüntülerinde, midesinden rahatsız olan N. Ö.'ye sarılıp zorla öpmeye çalışan Dr. G.'nin açtığı tazminat davası, İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedildi. Mahkeme kararında şu görüşlere yer verdi: “Bir doktorun yanlış tutum ve davranışlar içinde olmaması önemlidir. Davacının kendisine mide rahatsızlığı nedeniyle muayene olmak için geldiğini belirten dosyamız davalısı N. Ö.'nün bacaklarını ve göğüslerini okşadığı, önünde diz çökerek gözlerine bakmasını istediği, ‘ne güzel kızsın sen’ diye hitap ederek şeker, dondurma, çay ikram etmek için çırpındığı, muayene parası istemediği gibi, tüm ailesine bedava doktorluk hizmeti vereceğini beyan ettiği ısrarla kendi yanaklarını öptürmek istediği görülmüştür. Davacının bu davranışları bir doktor ile hastası arasında asla yaşanmaması gereken incitici davranışlardır. Son derece kutsal ve toplumdaki tüm bireylerin, hiç tereddütsüz yaşam hakkını emanet ettiği, mesleğini yerine getiren bir doktorun toplumda örnek olması gerekmektedir. Bu tür bir olayın anlatılmasında ve banda kaydedilmesinde kamu yararı olduğundan hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dava konusu yayında davacının davranış tarzına göre değerlendirme yapıldığı ve kamuoyu önünde gerçeklerin tartışıldığı, bunda da kamunun yararı bulunduğu açıkça görülmektedir. Kaldı ki davacının kendi iradesiyle yarattığı bu ortamın basın yolu ile eleştirilmesine de katlanmak zorunda olduğu gözetildiğinde davaya konu yayında hukuka aykırılıktan söz edilemez. Dava konusu yayın, geçen olayları irdeleyip ahlaki bir sonuç çıkarılması amacını gütmektedir. Olayların derinliği ve çarpıcılığı anlatımda kullanılan dil ve ifadeyi de beraberinde getirir. Davacı, banda alınmış görüntü ve konuşmaları ile toplumda yerleşik ahlaki kurallar ile değer yargılarını sarsmıştır."
YARGITAY, MUAYNEHANEDE YAPILAN TACİZİ "ÖZEL HAYATA SALDIRI" SAYDI
Mahkemenin verdiği davanın reddi kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararının bozulmasına ve davanın kabul edilmesi gerektiğine oy çokluğuyla karar verdi. Yargıtay, bozma gerekçesinde şu görüşlere yer verdi: “Anayasa'nın 20. maddesinde herkesin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip bulunduğu, özel hayatın gizliliğine dokunulmayacağı belirtilmiştir. Kişinin sıfatı ve konumu ve olursa olsun rızası dışında kamuya açıklanamaz. Bunlar kişinin gizli alanını oluşturur. Bir kişinin hukuka aykırı bile olsa konuşmalarının ve görüntüsünün gizli kamera ile kayda alınması aynen telefon konuşmalarının yasadışı dinlenmesinde olduğu gibi onun kişilik haklarına ve özel yaşamına saldırı niteliği taşımaktadır. Bu kayıt ve görüntülerin televizyon yolu ile kamuoyuna yansıtılması kişilik haklarına yapılmış ikinci saldırı niteliğindedir.”
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin verdiği bozma kararına direnen yerel mahkeme, gerekçeli kararında şu görüşleri dile getirdi: “Davacının kendi iradesiyle yarattığı bu ortamın basın yolu ile eleştirilmesine de katlanmak zorunda olduğu münhasıran özel hayata ilişkin olarak kabul edilemez. Olayda iki kişinin özel yaşantısından bahsedilemez. Muayenehane kamuya açıktır. Davacı, bir işyeri açmış ve çalıştırmaktadır. Bu tür bir olayın anlatılmasında ve banda kaydedilmesinde ve yayınlanmasında kamu yararı olduğundan hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.”
“HAKSIZ FİİLDE BULUNAN DAVACIDIR”
Yerel mahkemenin direnme kararının ardından dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülerek karara bağlandı. Genel Kurul, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ni haklı bularak, davacının açtığı tazminat davasının kabul edilmesi gerektiğine hükmetti. Genel Kurul'un verdiği karara muhalif kalan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi üyesi Mehmet Uyumaz, karşı oy yazısında şunları şu görüşleri dile getirdi:
"Davacı doktorun özel muayenehanesinde tedavi için gelen hastasına tacizde bulunduğu ve hastasını çeşitli vaatlerle kandırmaya çalışarak onun kendisiyle ilişkide bulunmasını istediği tartışmasızdır. Olayın geçtiği muayenehanenin davacının özel yaşamının bir parçası olduğunun kabulü de mümkün değildir. Hastalarını muayene ettiği yer kamuya açık bir alandır. Bu tür alanlarda geçen olayların basın yoluyla açıklanması, kural olarak özel hayatın açıklanması olmadığı gibi kişilik haklarına saldırı sayılamaz. Davacı, hastası olan kadına tacizde bulunmuştur. Kamu düzenini bozan bir eylemde bulunmuştur. Yasa koyucu kamu düzenini bozan ve haksız fiilde bulunan kişileri korumaya yönelik hükümlerin yasalarda yer almasını kabul etmez. Haksız fiilde bulunan davacıdır. Bu tür davranışlara maruz kalanların çoğu kez yanlış anlaşılmadan korktukları için sessiz kaldıkları da gerçektir. Böyle bir olayın anlatılmasına ve banda kaydedilmesinde kamu yararı olduğundan hukuka aykırılıktan söz edilemez. Olay, doğrudan kamuoyunu ilgilendirmektedir, günceldir."
"FAİL ÖDÜLLENDİRİLİYOR"
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi üyesi Uyumaz karşı oy yazısında, hukuk devletinde tacize uğrayan ve manevi şiddete maruz kalan bir kadının haksız fiil faili olan davacıya tazminat ödemesi gibi bir durumun kabul edilemeyeceğini vurgulayarak şu görüşleri dile getirdi: "Bu durumun kabulü ise zarar görenin cezalandırılması ve failin ödüllendirilmesi sonucunu doğurur Bu olayda tacize uğrayan N. Ö., taciz eden davacıya tazminat ödemek zorunda bırakılmıştır. Bu yoldaki kabul hukuka ve adalete uygun düşmez. Davacı doktor meslek kurallarına ve etik kurallara aykırı davranmıştır ve doktor yönünden gizlilik olamaz. Davacı doktor, meslek kurallarına ve etik kurallara uygun hareket etmemiş ve hastasını taciz etmiştir. Olayın ortaya çıkması güncel, taşıdığı çarpık durum itibariyle ve kamuoyunu ilgilendirmesi itibariyle özel yaşamın gizliliği ortadan kalkmıştır. Yani, toplumun yararı gözetilerek yapılmıştır. Davalı kadın, uğradığı taciz nedeniyle kanıt toplamak zorunda kalmıştır. Hukuk, davalı kadının kanıt toplama yöntemini sorgulama durumunda olmamalıdır. Hukuk, zarar göreni korumalı ve haksız fiil failini cesaretlendirmemelidir."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararıyla karar kesinleşmiş oldu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.