“Piyasada satışa sunulan süt ve yoğurtlar sağlıklı mı?”

“Piyasada satışa sunulan süt ve yoğurtlar sağlıklı mı?”

Uyarıyor ve soruyoruz: “Piyasada satışa sunulan süt ve yoğurtlar sağlıklı mı?”

Uyarıyor ve soruyoruz:

“Piyasada satışa sunulan süt ve yoğurtlar sağlıklı mı?”


Yrd.Doç. Dr. Ahmet AYAR uyarıyor:


"İçtiğiniz sütlere dikkat etmelisiniz aksi halde sağlık sorunları yaşarsınız.."

Süt ve Ürünlerinin Muhafazasında Yeni Bir Uygulama (CO2 İle Muamele)


Süt endüstrisindeki büyüme ve dağıtım zincirindeki gelişmelere bağlı olarak ürün geliştiriciler süt ürünlerinin raf ömrünü uzatmak için çalışmalar yapmaktadır. Üreticiler belirgin bir şekilde katkı maddesi kullanmaktan çok raf ömrünü uzatmada değişik işlem uygulamalarını veya paketleme işlemlerini tercih etmektedir. Çünkü bu gibi uygulamalarda gıda formülasyonlarında değişim yapma gereksinimi yoktur. Karbondioksitin doğal antimikrobiyal özellikleri, onu raf ömrünü uzatma konusundaki uygulamalar için çok çekici kılmaktadır. Özellikle, kullanımının tat, görünüş ve aromaya etki etmemesi onu daha cazip hale getirmektedir. Uzun yıllar önce CO2 in antimikrobiyal bir madde olduğu tespit edilmiştir. Süt içerisinde çözünmüş halde bulunan CO2 in de antimikrobiyal özelliğe sahip olduğu bilinmektedir. Fakat hava ile temas ve ısıtma nedeni ile zamanla süt içerisindeki karbondioksit uzaklaşmaktadır. Etki mekanizması olarak, karbondioksit mikrobiyal hücre membranından geçer ve böylece stoplazmik enzimlerle birleşir ve hücre metabolizmasını etkiler. Karbondioksit mikroorganizmaların adaptasyon aşamasını uzatır ve gelişmeyi engeller. CO2 suda oksijenden daha fazla çözündüğünden oksijenle yer değiştirip acılaşma gibi parçalanma reaksiyonlarını en aza indirebilir.

Süt ürünlerinde muhafaza amacıyla kullanılan CO2 miktarı çok azdır ve üretim sisteminde gerek duyulan değişim de oldukça basittir. İşlem uygulanabilirlik yönünden basittir. Tek değişim hijyenik bir şekilde CO2 kaynağının ilave edilmesidir. Uygulama için mevcut üretim hattına bir CO2 enjeksiyon sistemi eklenir ve gaz ölçümü için bir flowmetre kullanılır. Raf ömrünü uzatmak için gerekli olan CO2’in miktarı her bir süt ürünü için farklılık gösterir. Bu kullanılan paketleme materyalinin özelliği kadar, yağ miktarı ve ilave edilen aroma maddelerinin değişimine de bağlıdır. Aynı şekilde karbonatlanmış yumuşak içecekler açıldıkları zaman CO2 kaybederler. Şayet, geçirgenliği düşük olan etkili bariyerler kullanılmazsa CO2 paketleme materyalinden geçerek ortamdan uzaklaşır. Geçirgenliği düşük olan ambalaj materyallerinde CO2 daha uzun süre kalır. CO2 uygun bir şekilde ilave edildiğinde gaz çıkışı olmaz ve ambalajların üst kısmında şişmeler ve birikmeler görülmez.

Süt işletmecileri hedefledikleri raf ömrünü belirlemeli, ondan sonra bu hedefe ulaşmak için en uygun paketleme materyalini seçmelidir. Cottage peynirinin raf ömrü genel olarak 21 gün gibi kısa bir süredir. Bu süre üretim şartlarına bağlı olarak da farklılıklar gösterir. Araştırmacılar CO2 uygulaması ile raf ömrünün iki üç kat artabileceğini tespit etmişlerdir. CO2 sistemi mikroiyal gelişmeyi etkiler, fiziksel ayrılmaları azaltır ve oksitatif acılaşmayı önleyebilir. Yüksek sıcaklıkta pastörize edilen süt 14-17 günlük raf ömrüne sahiptir. Bu pastörizasyondan sonra mikrobiyal gelişmelerin ve bulaşmaların artmasının sonucu olarak bozulma meydana gelmesi ve enzimatik oksitasyonla ürünün bozulmasından ileri gelir . CO2 ‘in sıvı süte ilavesi ile raf ömrü yaklaşık % 50 (7-8 gün) uzatılabilir. Bu özellikle kahveli içecekler gibi paketlenmiş tatlılarda bir katkı olarak kullanılan sıvı süt için, yoğurt ve ekşi krema gibi kültür ilave edilmiş süt ürünlerine işlemede kullanışlıdır. Dondurma miski yaklaşık 18 günlük bir raf ömrüne sahiptir. Bununla birlikte CO2 ‘in ilavesi ile herhangi bir koruyucu madde kullanmadan raf ömrü 60 güne kadar uzatılabilir. Yapılan bir çalışmada çiğ süte ilave edilen CO2’in psikrotrof bakteri gelişmesini önemli oranda engellediği, düşen pH ile bu engellemenin daha da arttığını göstermiştir. CO2’in ilavesinden sonra 6.7 C de 48 saat süre içerisinde çiğ sütteki bakterial gelişme % 50 azalmıştır.

CO2 yeterli miktarlarda uygun şekilde ilave edildiği zaman mikrobiyal gelişmeyi engelleyerek ve oksitatif acılaşmayı sınırlandırarak süt ürünlerinin raf ömrünü uzatır. Bunun sonucu olarak süt ürünleri daha uzun süre taze kalır. Yeni pazarların oluşmasına imkan sağlar. Dağıtım işleminin daha güvenli bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olur. Geri dönüşümleri azalttığından ekonomik kazanımlar sağlar. Bunların sonucu da ürünün daha kazançlı olmasını sağlar.

Üreticiler artık suni koruyuculara fazla bir gereksinim duymamaktadır. Aynı şekilde CO2 kullanıldığı zaman raf ömrünü uzatmak için pahalı üretim işlemlerine ve paketleme teknolojilerine gereksinim duyulmamaktadır. İlave olarak o doğal bir şekilde sütte bulunur ve güvenli olarak kabul edilir. Yani tamamen doğal koruyucu şeklinde tanımlana bilir.

Yediğiniz yoğurda dikkat!

Bu haberi özellikle kaymaklı yoğurt yemeyi sevenler iyi okumalı. Çünkü, piyasada kaymaklı yoğurt diye satılan yoğurtlarda, kaymak diye yoğurtların üzerinde bulunan ve insanı cezbeden o tabakanın aslında sütle bir ilgisi yok.

Yoğurtçular, margarincilere niçin dadandı?


Türkiye'de pastörize süt satıcıları, aynı zamanda yoğurt pazarına da hakim durumdalar. Sokak sütçüleri ile birlikte, mahalle yoğurtçuları da hızla ortadan kalktı. Pastörize sütçülerin yoğurt sektöründe yaptıkları ise çok daha vahim. Kaymaklı yoğurtların kaymağının nasıl yapıldığı çok tartışılacak bir noktada. Sütün içindeki yağın tamamını alıp tereyağı olarak değerlendiren firmalar, son yıllarda kaymaklı yoğurda olan talep artınca yeni bir yöntem geliştirdiler. Unilever'in hazır yemek sektörü için pazara sunduğu Dorina markalı margarin yağı, yoğurt üreticilerinin can simidi oldu. Tereyağı aroması bulunan Dorina margarin, bir miktar sütle birlikte eritilip yoğurdun üzerine kaymak diye dökülüyor. Buyurun size kaymaklı yoğurt. Unilever'in en büyük bayilerinden biri Rotahaber'e bu konuda şu bilgileri paylaştı: "Son zamanlarda bizim Dorina margarin satışımızda hızlı bir artış kaydettik. Müşteri kitlesinde bir zenginleşme gördük. Müşterilerimiz arasında yoğurt üreticilerinin önemli bir yeri olduğunu tesbit ettik. Bunların hangileri olduğunu paylaşmamız elbette mümkün değil. Ama, çok farklı markalar olduğunu söyleyebilirim."

* * *


Yazı İşleri Müdürümüz Serdar Kahraman sorumluları göreve davet etti ve İstanbul: 30. 05. 2007 tarihinde, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şişli gazetesi konuyu gereğinde uluslararası hukuk platformuna taşıyacak ve sonuna kadar konunun takipçisi olacaktır.


ŞİŞLİ CUMHURİYET BAŞSACILIĞI
İ S T A N B U L


ŞİKAYETÇİ: ŞİŞLİ GAZETESİ adına
Yazı İşleri Müdürü Serdar KAHRAMAN
Mecidiyeköy, Biracılar Sk. No:13/1
Şişli / İstanbul
(0212) 213 32 05

ŞÜPHELİLER: 1).MCDonald’s
2). Ruffles
3) Doritos
4)Pepsi Co
5) Frito-Lay

S U Ç : 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 186. ve 194 maddeleri.


OLAY : 28 Mayıs 2007 tarihli, 122 sayılı Şişli Gazetesi’nin birinci sayfasında manşet haber olarak; “Fast Food Cinayet” başlığı altında yer verilerek yayınlanan haberimizin içeriğinde özet olarak açıklanan bilgiler ışığında: vücuda zararlı olan “trans yağ/ Hidrojenize” ve “doymuş yağ” kullanarak toplum sağlığını hiçe sayan ve hedef satış kitlesi olarak özellikle çocukları hedef alarak ticaret yapan adı geçen şirketler hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılmaları ve toplum sağlığını hiçe sayan ürünlerin imalat ve satışlarının durdurulması gerekmektedir.

EK’de bilgilerinize sunulan Şişli Gazetesi’nde yer alan haber üzerine Türk Basını’ duyarlılık göstererek harekete geçmiş ve çeşitli haberler yayınlamaya başlamıştır. Son derece sakıncalı olan konu hakkında Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, TÜBİTAK ve İngiltere Harvard Üniversitesi’nin kesin raporları mevcuttur. Bu nedenle konu bilimsel raporlarla sabit hale gelmiş ve tüm dünya kamuoyunun bilgisine de mal olmuş durumdadır. Bu gerçeklere karşın imalatçı şirketler sağlık normlarını hiçe saymaya devam ediyor oluşlarıyla da sorumsuzluk sergilemeye devam etmektedirler.

Çocuk ve toplum sağlığını hiçe sayarak ticari faaliyetlerini yürütmekte olan yukarıda adları yer alan kuruluşlar hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak Türk Ceza Yasası’nın ilgili maddelerince cezalandırılabilmeleri, imalatların ve satışların durdurulabilmesi, doğrudan toplum sağlığını ilgilendiren ve çok ciddi sorunlar yarattığı bilimsel olarak kanıtlanan konu hakkında gereği için; emir ve tensiplerinizi önemle rica ederim.


Saygılarımla;
Serdar Kahraman

Şişli Gazetesi
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü


Mecidiyeköy, Biracılar Sokak No:13/1 ŞİŞLİ- İSTANBUL
Tel: (0212) 213 32 05 Fax: (0212) 217 65 50
E-mail: [email protected]
Web: www.sisligazetesi.com.tr

Üç haftadır sürdürdüğümüz yayına karşın; imalatçı firmalardan hiçbir yanıt alamadık.

Oysa ki; kamuoyu imalatçı firmalardan "bilimsel" ve tatminkar bir açıklama bekliyor.

Halkın sağlığını ve hukuku hiçe sayarak servet sahibi olanların bu topluma bilimsel bir yanıt borcu olduğu gibi, insan sağlığını hiçe sayarak ticaret yapanların hukuka karşı ayrıca sorumlulukları ve vermeleri gereken bir hesap var. İşin hukuki boyutu adalet mekanizmasının takdirine aittir. Ancak, kamu sağlığı hiçe sayılamayacak kadar önemlidir.

Şişli Gazetesi bir "insanlık hali"ni daha gözler önüne seriyor...

ve sorumluları duyarlı olmaya davet ediyor.

DEVAM EDECEK-HAFTAYA:

Şekerlemelerdeki facia!!!






HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.