Pembe Köşk'te kadının adı yok

Pembe Köşk'te kadının adı yok

Cumhurbaşkanı memleketin genelinde söz sahibi olsa da Pembe Köşk'ün mahremiyeti eşinden soruluyor.

Ertan Altan'ın yazısı

Tüm ülkede olduğu gibi bir “hane” olarak Pembe Köşk'ün merkezinde de kadın var. Protokol gereği de olsa misafir ağırlayan, resmi görevi olmasa da dünyanın yedi bucağında memleketi temsil eden eşler… Pembe Köşk'ün ev gerçeğine şimdi Hayrünisa Gül'ün eli değecek. Hayrünisa Gül'ün nasıl bir ev sahibi olacağını hep birlikte göreceğiz. Peki ya öncekiler, Semra Sezer'i henüz uğurladık, Semra Özal ve Nazmiye Demirel'i medya çağında tanıdık ama Latife, Mevhibe, Reşide, Melahat, Atıfet, Emel, Sekine hanımlar… Beyaz Saray'ın internet sitesinde başkan eşlerinin özgeçmişi yer alırken biz kendi 'first lady'lerimizi tanımıyoruz bile.

Gazeteci yazar Ayça Atikoğlu, Pembe Köşk'ün ev gerçeğini “Cumhurbaşkanı Eşleri” kitabında anlatmıştı. Birçoğu meşrutiyetin dar sokaklarında dünyaya gelip cumhuriyetin ana caddelerinde yaşayan Köşk kadınlarının travmalarını, güçlü yanlarını ve zaaflarını Atikoğlu'yla tekrar hatırladık. Tüm ülkede olduğu gibi bir “hane” olarak Pembe Köşk'ün merkezinde de kadın var. Protokol gereği de olsa misafir ağırlayan, resmi görevi olmasa da dünyanın yedi bucağında memleketi temsil eden eşler… Pembe Köşk'ün ev gerçeğine şimdi Hayrünisa Gül'ün eli değecek. Hayrünisa Gül'ün nasıl bir ev sahibi olacağını hep birlikte göreceğiz. Peki ya öncekiler, Semra Sezer'i henüz uğurladık, Semra Özal ve Nazmiye Demirel'i medya çağında tanıdık ama Latife, Mevhibe, Reşide, Melahat, Atıfet, Emel, Sekine hanımlar… Beyaz Saray'ın internet sitesinde başkan eşlerinin özgeçmişi yer alırken biz kendi 'first lady'lerimizi tanımıyoruz bile.

Gazeteci yazar Ayça Atikoğlu, Pembe Köşk'ün ev gerçeğini “Cumhurbaşkanı Eşleri” kitabında anlatmıştı. Birçoğu meşrutiyetin dar sokaklarında dünyaya gelip cumhuriyetin ana caddelerinde yaşayan Köşk kadınlarının travmalarını, güçlü yanlarını ve zaaflarını Atikoğlu'yla tekrar hatırladık.

Hayrünisa Gül öncekiler kadar güçlü bir kadın

Ayça Atikoğlu'yla Köşk'teki Hayrünisa Gül'ü de konuştuk. Hayrünisa Hanım'ın bugüne kadar Türk toplumu üzerinde bıraktığı izlenimin, kendisinden önceki cumhurbaşkanı eşlerinden farklı olmadığını söyleyen Atikoğlu, Köşk'ün tüm hanımefendilerini iki kelimeyle tanımlıyor: Güçlü ve sağlam karakterler.

Anayasada cumhurbaşkanı eşleriyle ilgili hukuksal bir kayıt ve düzenleme olmadığı halde, Hayrünisa Gül önceki aday eşlerinde rastlanmayan bir şekilde tartışma konusu oldu. Atikoğlu'na göre, Abdullah Gül'e karşı olanların muhalefetlerini Hayrünisa Gül üzerinden yaptığı ortada olduğu için bu tartışmalar onu yıpratmıyor.

Kenarda duran bir eş olmaz

Bugüne kadar Köşk'te en tartışmalı kadınların Latife Hanım ve Semra Özal olduğunu söyleyen Atikoğlu, bunun sebebini her ikisinin de eşlerinden rol kapmasına bağlıyor. Türk siyaseti çok fazla tartışma yaratarak eşinin önüne geçen kadınlardan hoşlanmıyor. Latife Hanım ve Semra Özal dışında diğer tüm 'First Lady'lerin sessiz, sakin, yapıcı ve “vıdı vıdısız” kadınlar olduğunu söyleyen Atikoğlu, Hayrünisa Gül'ün de aynı özellikleri taşıdığı görüşünde. Anca bu durum sessizce bir kenarda duracağı anlamına da gelmiyor. Hayrünisa Gül'ün geçmişte eğitimi için verdiği mücadelenin bunun delili olduğunu söyleyen Atikoğlu'na göre, Yeni First Lady, sosyal konulara duyarlı, örneğin töre cinayetleri gibi konularda harekete geçebilecek bir vizyona sahip.

Uşşakizadeler'in hırçın kızı

İzmir'in köklü ailelerinden Uşşakizadeler'in kızı olan ve eğitimiyle çevresinde dikkat çeken Latife Hanım'ın Mustafa Kemal'le evliliği cumhuriyet tarihinin en ilgi çekici konularından biri olmaya devam ediyor. Mustafa Kemal-Latife izdivacının neden yürümediğiyle ilgili çok şey yazılıp çizildi ama en net cevap Latife Hanım'ın protokol tanımaz hırçınlığı oldu. Latife Hanım, iktidarını kurma döneminde hiçbir muhalefeti hoş karşılamayacak yeni bir rejimin başındaki adama, farklı bir hukukla muhalefet ediyordu. Kadınlara siyaset hakkının tartışıldığı yıllarda İstanbul'da Latife Hanım'ın nereden aday gösterileceği konuşuluyordu. Bu mesele konuşulurken Paşa'ya “Milletvekilliğini bana yakıştırıyor musun” diye soran Latife Hanım'ın aldığı cevap, aralarındaki gerginliğin özeti gibiydi: “Ben kadınların meclise girmesinden yanayım ama kendi karımın değil.”

Mutfakta gül reçeli

İsmet İnönü'yle birlikte Mevhibe Hanım da Çankaya'nın ikinci hanımefendisi oldu. Osmanlı gelenekleriyle yetişen Mevhibe Hanım yüzünü batıya dönmüş bir rejimin zirvesindeki kadın olarak toplumsal dönüşümün tüm sıkıntılarını yaşadı. Bir yandan Köşk'te verilen davetlerde eşinin yanında boy gösterirken, diğer yandan mutfakla ilgilenip hamur açması, bahçeye tarhana yayıp kurutması, gül reçeli pişirmesi günlük olağan işlerindendi. Ancak apolitik bir hanımefendi de değildi. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını engellemek için İnönü'ye yaptığı yoğun ısrar, “Milli Şef”i bu konuda harekete geçmek durumda bırakmıştı.

Acılı ve cesur

Cumhuriyet tarihinin darbeyle indirilen ve idam kararı verilen tek cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın eşi Reşide Hanım iki kelimeyle tanımlanabilir: Acı ve cesaret. Hem kurtuluş savaşı sırasında hem de cumhuriyetin kuruluş yıllarında birçok tehlikeye eşiyle birlikte göğüs geren ve yanından hiç ayrılmayan Reşide Hanım, siyasi konularda yalnızca bir destekçi de değildi. Yunanistan Kral ve Kraliçesi'nin Köşk'ü ziyareti sırasında protokolde yer alması zorunlu olduğu halde “Daha düne kadar düşman olduğum insanların elini sıkmam” diyerek salonu terk etmişti.

Sadelikten gösterişe

Köşk'e çıkan hanımlar arasında en tutumlusu Melahat Gürsel'di. Pembe Köşk'ün mutfak temizlik gibi masraflarını kendisi karşılayan yurt içi gezilerde kaldıkları ordu evlerinin konaklama ücretini dahi ödeyen Melahat Hanım, Köşk'e yapılan masrafları da bizzat denetliyordu.

Türkiye'nin dünyaya daha fazla açıldığı yıllarda Köşk'e taşınan Sunay ailesinin hanımefendisi Atıfet Hanım ise, Mustafa Kemal'den bu yana neredeyse çivi çakılmayan Köşk'ün daha modern bir görünüme kavuşması için çok çalıştı. Zira Çankaya'da ev sahipliği yaptığı yıllarda birçok devlet adamını ağırlamıştı. Bu konuklardan en önemlileri Fransa kahramanı General Charles de Gaulle ve İngiltere Kraliçesi Elisabeth'di.

Köşk'ün zarif hanımefendisi

Köşk'e çıkan hanımefendiler arasında en kentli, en eğitimli, en zarif olanı Emel Korutürk'tü. Moralı Cimcoz ailesinden gelen Emel Hanım, İstanbul Moda'daki burjuva yaşamından Çankaya'ya geçerken, hiçbir sıkıntı çekmemişti. Ülkede her gün 30 kişinin öldürüldüğü sıkıntılı bir dönemde Köşk'te bulunan Emel Korutürk, çeşitli kesimlerden sanatçıları Köşk'e davet ederek cesur adımlar da atmıştı.

Darbe yaparak geldik, Köşk'e taşınmam

Kenan Evren ismi hafızalarımıza kanlı canlı kazınırken, eşini yanında hiç görmedik. Hasta olduğu söylentileri dolaşıyordu ancak darbe koşullarında hiçkimse darbecinin eşini merak etmiyordu. Gerçekten de hasta olan Sekine Evren, o yıllarda Genelkurmay lojmanındaydı. Köşk'te hiçbir zaman oturmayan Sekine Hanım'ın bu tavrı çeşitli gerekçelerle açıklandı ancak asıl sebep, eşinin darbeyle geldiği bir makama referandumla kabul görmeden geçmek istememesiydi. Sekine Hanım referandumu göremedi ancak, “hayır” oyu vermenin neredeyse yasak olduğu bir referandumdan sonra Köşk'e taşınmayı kabul edip etmeyeceğini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

Yeni Şafak




HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.