Ordunaryus Profösör Lefter Küçük Andonyadis

Ordunaryus Profösör Lefter Küçük Andonyadis

Kısa boylu futbolcu, futbolcu olmak için babasından ve ağabeyinden yediği “çuvalla dayağın” tümüne bedel işler yapıyordu...


Dogum Tarihi 1925, Yıl 1925 …
Nice şehrindeyiz. Fransa’nın F.C.Nice takımı ile Yugoslavya’nın Kızılyıldız takımları Avrupa kupası maçlarında karşı, karşıyadır. Futbol dünyasının büyük devi Bonifaci, sağdan ileri kaçmış, önündeki sol beke atıyor çalımını yatıyor topun üstüne ve ortayı yapıyor. Nice takımının sol içi topun geldiği tarafa yatıyor ve sol ayağı ile voleyi patlatıyor. Korkunç bir voledir bu. İç demire çarpan top aynı hızla kaleden dışarı çıkar ve bu top orta çizgiye kadar gider. Kızıl yıldız takımının kalesindeki kaleci zamanın devi Beara kalesinden çıkar ve golü atan futbolcuya koşar ve golü atan futbolcuyu kucaklar doyasıya öper.
Kısa boylu futbolcu, futbolcu olmak için babasından ve ağabeyinden yediği “çuvalla dayağın” bu sarılış tümüne bedel oluyordu.
Yıl 1951. İtalya’nın Toronto şehri…
Ev sahibi Juventus ile Fiorantina bir lig maçındalar. Jüventus defansında dinamik, sert, heybetli bir adam var. Bu adamın ismi Parola. İtalya futbolunun o zamana kadar gelmiş geçmiş en büyük savunma adamı. Fiorantina  takımının sol içi bu PAROLA ’nın sağından, solundan geçiyor her topu alışında üstüne gidiyor yere yatırıyor. Taraftarlar tribünden bağırıyor Turco, Turco diye. Maçı izleyen Fenerbahçe kulübü yöneticisi Rüştü Dağlar’ın oğlu maçtan sonra bu sol için boynuna sarılarak hüngür, hüngür ağlamaya başlıyor. Bu futbolcu çocukluğunu düşünüyor o an. Büyük Ada’daki evinde babasından ve ağabeyinden yediği dayaklar bu sahneye değmez mi? .
Aynı yıl İtalya’da Firenze şehri..
Son üç maça kadar gelmiş ve hiç yenilgi yüzü görmemiş İnter ile Fiorentina karşı karşıya geliyor. Toto Calcio’da bile Frenzelliler İnter’e banko diyorlar. Maç bittiği zaman Fiorantina maçı 5-0 kazanıyor. Bu maçta sol iç oynayan futbolcunun iki gölü var. Ayrıca Pandolin’in attığı üç golden ikisinin de pasını o futbolcu vermişti. Bu maç sonrasında İtalya Milli Takım’ı kadrosu da değişiyor. Pandolini milli takıma giriyor antrenör Pozzo “Birde şu türkü alabilirsem “ diye iç geçiriyor.
Ve Lefter çocukluğunu düşünüyor.
On dört yaşında iken ağabeyinin takımı Pera ’ya karşı Şişli Takımı’nda oynayıp tam dört gol attığında eve gidememişti korkudan. “Babasından da ayakkabıları eskiyor diye yediği dayakları” anımsıyor. Hepsi ama hepsi şimdi sinyor Pezzo’nun dünya kamu oyuna açıkladığı sözlere değmez mi?
Yıl 1957, 5 Nisan.
Türk Milli Takımı Mısır’la Kahire’de oynamakta.
Kapalı tribünün damı üzerinde bir fellah var, elinde mısır bayrağı, sallayıp duruyor.
Bir yandan da Yallah, Yallah diyerek tezahürat yapıyor.
Maçta Lefter den bir gol geliyor. Adam bozuluyor haliyle. Ama bağırmaya da devam ediyor. Lefter ’den ikinci golde geliyor. Adam şaşkın ama gene devam ediyor bağırmaya ve Lefter’den üçüncü gol de geliyor. Adam Hilmi Kiremitçi’nin attığı dördüncü gölü görmüyor. Çünkü kendini tribünden aşağıya atıyor ve orada ölüyor.
Adam intihar etti diye Lefter ’de üzülüyor ama çocukluğunu düşünüyor. Futbol oynadığı için yediği dayaklara değmez mi?
Yıl 1948, 23 Nisan…
Panathinaikos stadı. 11 yıllık bir aradan sonra ay yıldızlı takımımız ilk kez milli maça çıkıyor. Rakip Yunanistan. Türk Milli Takım’ı mükemmel bir futbol ortaya koyuyor.
Ama sahanın yıldızı Lefter’dir.
Karşısında Yunanıstan’ın en büyük futbolcusu Muratıs oynamakta.
Lefterin çalımını bir yuttu, ikiyuttu, üç yuttu sonrada saldırmaya başladı.
Lefter’e tekmeler atıyor sert giriyor ama tutturamıyor.
Lefter topla Muratıs’ın üstüne gidiyor onu üç defa çalımladıktan sonra kaleci Delevinias’ın üstüne gidiyor, onu da çalımladıktan sonra topla kaleye giriyor.
Bu yenilgiye üzülen bir Atina’lı akropolisten atlayarak intihar ediyor.
Acıyor adama Lefter ama düşünüyor çocukluğunda yediği çuval dolusu dayağı.değmez mi?
Büyük Ada’da balıkçılıkla çoluk çocuğunun nafakasını sağlayan balıkçı bir babanın sekiz çocuğundan biri olan  Lefter 1925 yılında Büyük Ada’da doğdu. Ağabeyi Panani Beyoğlu Spor’da oynuyordu ve takım kaptanı idi. Fakat babasıyla birlikte Lefter’in top oynamasın istemiyorlardı. Bu yüzden Lefter çok dayak yedi. Çıplak ayakla top oynuyordu.
Belki de ayaklarındaki büyük ustalık ve kontrol yeteneğini bu yüzden kazanmıştı.
Ama adada biri vardı ki bütün engellere rağmen onu destekliyordu. Bu destekleyen kişi Günüz Kılıç idi. Lefter’in kendi takımında oynamasını istiyordu. Çünkü Lefter’le birlikte oynadıkları zaman Lefter ona istediği gibi top atıyor oda golleri sıralıyordu.
O yıllarda İstanbullu Rumlar Pera, Ermeniler ise Şişli Takımında futbol oynarlardı. Ağabeyi Panani Pera’da takım kaptanı idi. LEFTER’in dört gol attığı maçta, takımı yaşını büyütmüştü. Askerliğini Diyarbakır’da yapan Lefter, dört yıl bir hafta askerlik yaptı. Diyarbakır karması ile Mersine maça giderken Lefter’i Diyarbakırlılar gibi giydirdiler. Maçta Lefter 25 metreden bir gol atınca Mersinliler hemen “Bu adam Diyarbakırlı olamaz diye itiraz ettiler ve nüfus kağıdını istedile.ve Diyarbakır hükmen yenik sayıldı.
Askerliği bittikten sonra Fenerbahçe ile idmana çıktı. Antrenman maçında defans adamı Murat’ı yerlere seren LEFTER’in daha antreman bitmeden lisansı için işlem başlandı ve üç gün sonraki lig maçına yetiştirildi. Bu transferden Lefter 300 lira almıştı. Daha sonra Fransa ve İtalya takımlarından 2,5 milyon liralık transfer ücreti almıştı.
Bu para ile Lefter Büyük ada’nın tümünü satın alınırdı dediler.
21 yaşında giymiş olduğu Fenerbahçe formasını 40 yaşında çıkardı. İlk Milli Formayı 1948 yılında giydi.1963 yılında 50 kez milli olup altın madalya aldı. 50 milli maçta 22 gol attı.19 yıl milli takım gol krallığı onda idi.
Lefter Fenerbahçe forması altında 605 maç oynadı. 407 gol attı. Ayrıca İstanbul Karması’nda 7 maç oynadı, 4 gol attı. Kulüpler arası karma maçlarında 8 maçta üç gol, mili takım aday kadrosu maçlarında 60 maçta 45 gol attı.
Futbolu bıraktıktan sonra Güney Afrika’da Yunanistan Milli Takımı’nda antrenörlük yaptı. Türk futbol tarihine “ORDİNARYÜS” takma adıyla geçen Lefter Türkiye’de çalıştırdığı takımlarda da 45 yaşına kadar futbolda oynadı. Aradan yıllar geçtikten sonra Lefter şöyle diyecekti.
Ben Fenerbahçe’de oynamaya başladığımda doğmamış olan Nedim ve Selim’le futbolu aynı takımda oynadım. Bıraktığım yıllarda da Şenol, Birol, Oğün, Aydın gibi gençleri transfer etmişlerdi ben kalsam onlardan birinin hakkını yiyecektim, gönlüm razı olmadı, futbolu bıraktım. Veznedar Suat Belgin Fenerbahçe’nin borçlu olduğu bir tek futbolcumuz Lefter’dir demiştir. 26 yıl süren futbolculuk hayatında bir çabanın, şiir, güzellik, tevazu, zafer dolu öyküsüdür bu efsane.
Büyük Ada’da yaşayan Lefter Küçükandonyadis  Fenerbahçe’nin sembolü olmaya devam etmektedir .

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.