Hızır dini bir gerçeklik mi yoksa efsane mi?

Hızır dini bir gerçeklik mi yoksa efsane mi?

Hızır’ın, ya da Arapçası ile Hadır’ın, yeşillik anlamındaki hadr/ahdar kelimesi ile alakalı olduğu söylenir. Salih ve velî bir kişi olduğunda şüphe yoktur. Ancak halk arasında tanınan şekliyle Hızır’ın dinî olduğu kadar mitolojik yön

Kurán-ı Kerim ve sahih hadislere bakıldığında Hızır için söylenebilecek şeyler şunlardır:

Hz. Musa’ya kendisinden daha bilgili bir kişinin bulunup bulunmadığı sorulmuş, o da, ‘Böyle birisini bilmiyorum’ demişti. Bunun üzerine de Allah onu, salih ve veli bir kuluna göndermişti. Kurán-ı Kerim’de bu kişinin ismi zikredilmemekle birlikte, Hızır denen kişinin bu olabileceği muhtemeldir. Onun Hz. Musa ile bir süre beraberlikleri olmuş ve nihayet Hz. Musa onun tasarruflarına akıl erdiremediği ve yaptıklarına sabredemediği için birbirlerinden ayrılmışlardı.

Bu kıssa Kuran-ı Kerim’de Kehf Suresi 59 ila 101 ayetlerinde bu kişinin adı verilmeden anlatılır.

Bu kişi, Allah’ın kendi katından bilgi verdiğini söylediği ve övdüğü bir kişi olduğuna göre en azından veli bir kuldur. Peygamber olma ihtimali de vardır ve bazı İslam alimlerine göre de o bir peygamberdir. Hz. Musa gibi ulü’l-azm/yüce bir peygambere bilgi verdiği Kurán-ı Kerim’de anlatıldığına göre, onun bir peygamber olma ihtimali güçlüdür.

Hızır’ın Kurán-ı Kerim’deki bu kıssası, evliyanın kerametinin gerçek olduğunun da bir delili olarak zikredilir. Ancak bazı dinî bilgileri kıt olanların zannettikleri gibi, Kurán’da geçtiği şekliyle onun, bir duvarı tamir etmesi, çocuğu öldürmesi, gemiyi delmesi gibi eylemleri, evliyanın da şeriatın zahiri dışında işler yapabileceğinin caiz olduğunu göstermez. Bunu hiçbir alim söylemediği gibi, zaten onun bu eylemlerinin sebeplerini Hz. Musa’ya bizzat açıklamasından da anlaşıldığına göre, o bunları bir emir gereği yapmıştır. Bu emir Allah’tan olacağına ve onun da peygamber olma ihtimalinin yüksek olduğuna göre, onun için şeriat o idi ve biz aynı konularda onun yaptıklarıyla değil, kendi dinimizle sorumluyuz.

Hızır, sufilere göre bir veli, kelam tefsir ve hadis alimlerinin çoğunluğuna göre ise bir nebiy/peygamberdir ve vefat etmiştir. Zaten Allah Kurán-ı Kerim’de, ‘Biz senden önce hiçbir beşere kimseye yaşama özelliği vermedik’ (21/34) buyurmuştur. Ama İmam Nevevî, İbn Salah ve Aliyyul Kárî gibi, Hızır’ın halen hayatta olduğunu kabul eden álimler de yok değildir.

Hızır’ın, halen yaşamakta olan birisi olduğunun ikna edici dini bir delili bulunmadıktan başka, onun ölmüş olduğunu gösteren pek çok delil vardır ve Elmalılı’ya göre de kesin olan budur.

Onun mitolojilerle ilişkilendirilen yönü ise İslamî değildir. Ayrıca bazılarının iddia ettiği gibi o bir melek de değildir. Hızır konusunda sufilerin söylediklerinin çoğu, İslam öncesi mitolojilerle alakalıdır.

Diğer yönden Hızır diye bilinen kişi, Allah’ın ilmi istediğine vereceğini gösteren örnek bir şahsiyettir. Bizim için şu anda sözkonusu olan, onun var sayılan tasarrufları değil, sadece Kurán’da anlatılan örnekliğidir.

(Star)

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.