Doğa casuslarına dikkat!.

Doğa casuslarına dikkat!.

METİN YENER çok önemli bir konuyu gündeme taşıyor. Mutlaka okunması gereken bir yazı...

İlginç, hem de çok ilginç iddialar içeren bir mail aldım; hepimizi yakından ilgilendirdiği için de sizlerle paylaşma gereği duydum.

İddiaların sahibi bir profesörümüz ve bir ziraat uzmanımız.

Kim bunlar?

Prof. Dr. Barbaros Çetin ve Ziraat Uzmanı Hilal Caber.

Milliyet Gazetesi’nden Derya Sazak’a konuşan Prof. Dr. Barbaros Çetin, dünyayı tehdit eden yeni bir casusluk alanından bahsediyor

Doğa casusluğu...

***

Peki, özellikle ülkemizi mekan tutan bu casuslar neyi amaçlıyor?

Neden engellenemiyor?

Nerelerde ve hangi kimliklerle çalışıyorlar?

İşte bu soruların cevabı ve daha da fazlası...

- Geçtiğimiz yıllarda Niğde Valiliği Çevre Koruma Kurulu Bolkar Dağları’nı özel koruma alanı ilan etmiş ve bölgenin bitki örtüsünü, Coğrafi yapısını ve görünümünü bozacak her türlü etkinliği engellemek için çalışmalar başlatmıştı. Ancak buna karşın, bazı doğa hırsızları bu bölgedeki kurbağaları toplayıp gizlice yurt dışına kaçırarak sayılarının azalmasına yol açtı.

- Şemdinli’de yetişen ters lale (guldexun) neredeyse yok olmak üzere. Doğa hırsızları, bu soğanlı bitkiyi yasak bir şekilde söküp yurt dışına çıkardılar ve çuvallarla para kazandılar.

- 1996’da iki Fransız turist tarafından 4  tane ‘Baran Engereği’ yurtdışına kaçırılmak istenirken, Gümrük’te yakalandı. Türkiye tarihinde ilk kez bir yılan kaçırma olayının önüne geçilmiş oldu. Ama sonrası gelmedi. Kaçakçılık had safhada...

- Polonyalı bir doğa casusu 15 bin kaplumbağayı tıra doldurup, Türkiye’deki gümrük kapısından rahatlıkla geçirebilmiş. Daha sonra bu TIR’a Polonya sınırında müdahale edilip, Çevre Bakanlığı’na haber verilmiş. Ancak bu şekilde kaplumbağalar geri getirilip doğal ortamlarına bırakılabilmiş.

- Hacettepe’den genç bir asistan grubu; Kaçkarlarda dolaşan İsrailli doğa casuslarını börtü böcekleri toplarken suçüstü yakalayıp jandarmaya teslim etmişler.

***

Bu örnekler medyaya yansıyanlar...

Bir de yansımayan yüzü var !..

Ziraat Mühendisi Hilal Caber bu casusların ülkelere özgü ve belli bir bölgede yetişen bitkileri -bitkinin neslini tüketecek miktarda- çalarak kendi ülkelerine götürdüklerini ve burada bu bitkilerin genlerini kopyalayıp, yetiştirip kendi ülkelerine has bir bitki olarak lanse ettiklerini söylüyor. ‘‘Bu ülkeler hem kendi ülkelerini bitki zengini olarak gösteriyor, hem de hırsızlık yaparak bitkinin neslini tükettikleri ülkelere bu tohumları pazarlayarak, kendilerine bağımlı hale getiriyorlar" diyerek casusların amaçlarını anlatan Caber, "Yerel türlerin genleri çalındıkça, var olan gen türlerinin orjinal hali kaybolacak. Bu bölgelerin ekolojik dengesi bozulacak’’ uyarısını da yapıyor. Çalınan bitkilerin tıbbi çalışmalarda kullanılan ve gelir getiren bitkiler olduğuna da dikkat çeken Caber, bu tespitiyle hırsızlıkların arka planını da işaret ediyor.

***

İsrail’in dünyanın en büyük gen laboratuvarlarına sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Barbaros Çetin ise; Türkiye’nin bitki ve hayvan nesilleri açısından özgün bölgelerinde dolaşan İsrailli turistlerin bir çoğunun doğa ajanı olduğuna dikkat çekiyor. Yaklaşık 20 yıldır yaptıkları bu casusluklarla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden çaldıkları bitki ve hayvanları gen laboratvarlarında kopyaladıklarını söyleyen Çetin şu ciddi bilgileri veriyor: ‘‘Dünyada 6,5 milyar kişi beslenme sorunuyla karşı karşıya. Artan ve çeşitlenen ekolojik sorunlar var. Bu nedenle artık güç ekolojik zenginliği elinde tutanda. Tarım ilaçları, GDO’larla bir sürü tür bozulup yok edilirken, diğer yandan da bir çok türün orjinal genetik yapısı çalınarak saklanıyor. Mesela yılan türlerinin, bitkilerin özellikle üreme yaptığı kısımlar çalınıyor. Bu işlerle meşgul olan ülkeler genetik kültürlerine kattıkları bu türleri ekolojisi bozulan ülkelere satıyorlar.’’

***

Bu kadar mı?

Hayır...

Dahası da var.

Prof. Çetin şunları söylüyor: ‘‘Çevre Bakanlığı, izin almadan, Türkiye’de fauna ve floraya ait örnekler toplanmasına müsaade etmiyor. Fakat bir şekilde casuslar, faaliyette. Özellikle otel ve turizm şiketleri turistler kaçar korkusu ile bu casusları şikayet etmiyor, çalışmalarına destek veriyor."

***

Peki ne yapmalıyız?

Uzmanların önerileri şunlar: Öncelikle bitki örtüsüne sahip çıkmalıyız. Çalınmasını önlemeliyiz. Doğanın kirlenmesini durdurmak için el ele mücadele etmeliyiz. Bu konuda gerekirse (ki gerekliliği ortada) yasal düzenlemeler yapmalıyız. Kısacası; doğayla barışmalıyız...

Prof Çetin diyor ki: ‘‘Global ısınmanın sonuçlarının yeterince farkında değiliz. Örneğin keneler çoğaldı. Piknik alanlarında veya ağılların olduğu yerlerde insanları öldürmeye başladı. Gezegende insanlar ve hayvanlar âlemi arasında korkunç bir savaş var. Yeni virüsler, bakteriler, hastalıklar ortaya çıkacak.’’

***

Dikkat ederseniz; durum sandığımızdan da vahim.

Ya gereken tedbirleri alırız...

Ya da sonucuna katlanırız.

Tercih bizlerin!..



MERCEKTV.COM




HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.