Darfur'da bir insanlık dramı!
Orası dünyanın 'öteki' coğrafyası... Orası cehennemin 'öteki' adı. Orasının ismi Darfur... Mevcut tablo karşısında insanın haykırası geliyor: Heyy! Orada kimse var mı?
George Clooney’i, Angelina Jolie ve Brad Pitt’i beyazperdeden biliyoruz ama onların Hollywood dışında bir ortak noktaları daha var: Darfur...
Doğrusu biz onları tanısak da, onların ortak noktası Darfur’u da çok bildiğimiz söylenemez.
Bizim için dünyanın “öteki” coğrafyası oralar....
Bir çok ülkeyi bilmiyor olabiliriz ama Sudan’ın batısında yer alan Darfur’u biraz olsun bilmeliyiz.
Çünkü Darfur’da üç yıldır bir insanlık dramı yaşanıyor.
400 bin insan öldürüldü...
Kadınlara tecavüz edildi.
Yüzlerce köy yakılıp yıkıldı.
İki milyon insan yerinden edildi.
200 bin mülteci kamplarında ölümü bekliyor.
Ve üç yıldır kimse bu dehşeti durduramıyor.
ABD sivil toplum örgütlerinin, yukarıda isimlerini verdiğimiz birkaç ünlü sanatçının çabası da yetmedi.
Çünkü, bizim gibi Müslüman toplumlar hala orada yaşanan dehşetin farkında değil.
Olanlarla ilgilenmedikleri gibi, o insanlara destek verenlere de kuşkuyla baktılar.
Bu da Müslümanların yaşadığı ülke hükümetlerinin daha kayıtsız kalmasına neden oldu. Gerçi son dönemlerde Türkiye de dahil Müslüman toplumlar da harekete geçti ama hala yapılanlar istenilen noktada değil.
Bu açıdan Türkiye hükümeti ve sivil toplum örgütleri önemli.
Peki Türkiye’de neler yapılabilir?
Bu sorunun cevabını geçtiğimiz hafta Türkiye’ye gelen Darfur’u Kurtarma Koalisyonu’nun Uluslararası Yüksek Koordinatörü, emekli büyükelçi Lawrence G. Rosslin ile konuştuk.
Mahmut Övür
Darfur’u Kurtarma Koalisyonu nasıl oluştu ve neler yapmayı hedefliyor?
“Save Darfur Koalisyonu” dünyada farklı farklı alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarını aynı çatı altında toplayan bir koalisyon. Amaç da Darfur’daki soykırıma bir son vermek. Koalisyon olarak ABD’de 180 farklı örgütü temsil ediyoruz. Bazıları oldukça geniş. Toplam 130 milyon ABDliyi bünyesinde barındıran bir koalisyonuz. Ayrıca 1 milyonu aşkın kayıtlı aktivist var. 600’den fazla da kentsel girişim söz konusu. Bunlar da farklı kentlerde bir takım organizasyonlar yapıyor. Oldukça geniş bir ağdan bahsediyoruz.
Peki Darfur şuan ne durumda, orada yaşanan tam olarak nedir?
Darfur, Sudan’ın kıyıda köşede kalmış yoksul ve kurak bir bölgesi. Çölleşme, nüfus artışı, su kaynaklarına ulaşamama gibi ciddi sorunları var.
Ülkenin güneyinde devam eden bir iç savaş yaşandı. Tam 2 milyon insan öldü. Bu 2 yıl önce yapılan bir barış antlaşması ile sona erdi. Bu antlaşmayla esasen ülkenin kuzeyi ve güneyi arasında hem iktidar hem de kaynak paylaşımını hazırlayan bir çerçeve çizildiğini gören Darfur’lular, ‘Biz de bundan pay almak istiyoruz’ dediler.
Sudan hükümeti ‘hayır’ deyince bazı isyanlar baş göstermeye başladı. Ve bu isyancı gruplar askeri açıdan oldukça becerikli ve güçlü gruplar olduğu için hükümet bunlarla başa çıkamadı ve hükümet sivillere yönelik saldırılar başlattı. Ülkenin güneyinde daha önce kullandığı bir taktiği kullandı. Arap tabir edilen göçebe kabileler var –gerçek Arap değiller ama bu adla anılıyorlar- bunlarla ülkenin diğer güçleri arasında yıllardır devam eden bir düşmanlıktan yararlanarak, bunları silahlandırdılar, toprak vaat ettiler. Ve soykırıma uzanan bir çatışma ortamı yaratıldı.
Bu çatışma nasıl bir sonuç yarattı?
Darfur’da 6 milyon kişi yaşıyor. Şu ana kadar 400 bin kişi öldürüldü. 2 milyondan fazla kişi yerinden, köyünden edildi. 2 bin köy bombalamalarla yok edildi. 200 bin de mülteci var. Bu ülkenin insanlarına ve kültürüne zarar veren, yok eden bir süreç bu.
Bu büyük bir insanlık dramı.. Bu dramı dünyanın gündemine de ABD’li sivil toplum kuruluşları taşıdı. Bu nasıl gerçekleşti?
ABD’deki STK’lar olarak bizim bakış açımız isyancı grupları destekliyor değil. Siyasi olarak taraf tutar konumda değiliz kesinlikle. Amacımız çözüm bulmak ve bu süreçte de sivillerin korumasını, mümkün olduğunca Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün buraya ulaşmasını ve insani yardımın temin edilmesine çalışıyoruz. Uzun vadede asıl yapılmasını istediğimiz ise siyasi bir süreç gerçekleşsin ve bu anlaşmazlık sona ersin.
ABD Irak’a müdahale ediyor da Darfur’da yaşanan insanlık dramına neden müdahale etmiyor? ABD’de de işin içinde gibi görünüyor?
Bence de ABD işin içinde. Ama ben burada ABD hükümetini temsil etmiyorum tabi. Orada ABD’nin bir ekonomik çıkarı yok aslında. Batıda bilindiği kadarıyla petrol yok. O yüzden ABD, İngiltere ya da AB hükümetlerinin gerçekten yapmaya çalıştıkları şey, buradaki insanlık krizinin çözülmesi..
Söyledikleriniz doğru olabilir. Ama yapılan araştırmalar sonunda bu işin kökünde Sudan hükümeti olduğu görülüyor. Bu konuda BM ve pek çok örgüt mutabık. Sudan hükümeti gayet bilinçli ve kararlı bir şekilde yapıyor bunu ve geçmişte güneyde yaptığını bugün batıda yapıyor.
Sudan’ın stratejik önemine hiç değinilmedi.. ABD ve Çin’in çıkarı tam olarak nedir Sudan’da?
Çin, Malezya, hatta Hindistan’ın da yatırımları var Sudan’da. ABD’nin aslında orada çok da fazla bir çıkarı yok. ABD’nin Sudan’a stratejik olarak nasıl baktığını sorarsanız temelde Çin ve diğer bahsettiğimiz ülkeleri oradan biraz uzaklaştırmak istiyor. Tabi ABD’nin tam olmasını istediği şey illa da Çin’in Malezya’nın petrolden elini çekmesi değil, daha çok oradaki insanlara erişilmesini kolaylaştırmaları.
ABD’nin sadece insanlık adına böyle ilgi göstermesi biraz şaşırtıcı geliyor. Ruanda’da 1 milyon insan öldüğünde hiç sesi çıkmadı.
Doğru söylüyorsunuz. Ruanda’da bir şeyler yapılabilirdi, yapılmadı. Bundan ders çıkarılmalı. Ruanda, ABD’nin ekonomik ve stratejik olarak ilgilendiği bir ülke değildi. Darfur da değil...
Ben eski bir Amerikan diplomatıyım o yüzden ilgilerinin olmadığını tahmin edebiliyorum. Bizim deneyimlerimiz şunu gösterdi, Malezya’da, Arap ülkelerinde, insanlar Darfur’da neler olup bittiğini anladıkları zaman ABD’ye yönelik ön yargılar da azalır.
Peki ne yapılması gerekiyor?
Bizim aslında bir numaralı önceliğimiz insani yardımın yerine ulaşmasını sağlamak. Çünkü insani yardım görevlilerinin güvenlik sorunu var, şiddete maruz kalıyorlar. Hükümetin engellemesi ile karşılaşıyorlar. Dolayısıyla güvenli erişimi sağlamak istiyoruz öncelikli olarak.
Daha çok sayıda barış gücü mensupları girmeli.. Daha uzun vadede istediğimiz ise bu insanlar sürekli bu kamplarda devam edemeyeceği için evlerine dönüş için kalıcı çözümü sağlamak.
Ama Sudan hükümeti çok hesaplı kitaplı gidiyor. Geçmişe bakınca da Usame Bin Ladin ve El Kaide’ye verdikleri destekler var. Çocuk işçiliğini ve çocuk köleliğini de destekliyordu. Bu problemler geçmişte iki yolla çözülebildi. Diplomatik yollar ve hükümete uygulanan baskılarla bu uygulamalardan vazgeçirilebildi.
Şimdi aynı şeyi burada da yapmaya çalışıyoruz. Bizim istediğimiz Sudan hükümetine yönelik belli bir ekonomik yaptırımlar uygulanması. Bu olunca onlar da düşünmek zorunda kalacaklar. Barış Gücü’nün içeri girmesine izin verelim diye düşünecekler. Türkiye’de bulunma sebebimiz de bu zaten.
Peki Türkiye ne yapıyor?
Türkiye’den gelecek desteği çok önemsiyoruz. Bazı STK’lar ile bir araya geldim onların bir kısmı Darfur meselesi ile ilgilenmeye başlıyor. Türkiye STK’larının yapabilecekleri en önemli şey, Türkiye hükümetinin bu işte daha aktif olmasını sağlamak olacaktır. Çünkü Türkiye’nin bu çerçevede kuvvetli bir konumu var. Her şeyden önce İslam Konferansı Örgütü’nün mensubu. İslam aleminde de politik açıdan ağırlığı olan bir ülke. Şu ana kadar baktığımızda Müslüman ülkeler Darfur konusunda pek aktif olamadı.
O yüzden Türkiye, Müslüman ülkeleri daha aktif olmaya teşvik edecek ve Darfur hükümetine baskı uygulayacak bir unsur olabilir. Aynı konumda olan Malezya hükümeti ile de temas kurduk.
Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri bugüne kadar etkin olamadılar mı?
Şuana kadar etkili oldukları söylenemez. Geçen sene Türkiye’nin başbakanı Tayyip Erdoğan, Darfur’u ziyaret etmişti. Bu yıl içinde de Malezya’nın başbakanı ziyaret etti. Bu arada biz Mısır hükümeti ile temas kurduk. Ayrıca Suudi, Libya ve Körfez’deki Birleşik Arap Emirlikleri yetkilileri ile görüşmelerimiz oldu. Biz bu ülkeleri Darfur’a ilgi göstermeleri için zorluyoruz, siz de Türkiye’de bunu yaparsanız bir insanlık dramını durdurabiliriz. Sudan üzerinde başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin büyük etkisi var.
Söyleşi: Mahmut Övür
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.