Burası 'Ölüm Vadisi'

Burası 'Ölüm Vadisi'

Amerika'nın en sıcak, en alçak ve -aynı zamanda Alaska dışındaki- en büyük ulusal parkında kum fırtınaları gündüzü geceye çevirebiliyor ve kayalar, hiç kimsenin görmediği anlarda çölde yürüyebiliyor.

Ölüm Vadisi Ulusal Parkı'nın manzarası, jeologlar için bilimsel pornografiye benzer bir şey olsa gerek. Onun da göklere yükselen dağları, dipsiz derinlikler halinde uzanan vadileri var elbette. Ama yeryüzünün pek çok yerinde iç içe geçen kayalar, çarpışan tektonik levhalar, sınırları daralıp genişleyen göl kıyıları, volkanik faaliyete ilişkin kanıtlar, kayalara sürtünen buzullar ve erozyonun belli -ve de belirsiz- sonuçları, genelde çimen veya toprakla ya da kar veya buzla kaplı iken, Ölüm Vadisi -büyük oranda- çırılçıplak... Burası ayrıca Dünya üzerinde jeolojisiyle beni güldüren tek yer.

Ölüm Vadisi'nin kuzeybatı kesimindeki Racetrack denilen yer örneğin; burada her nasıl oluyorsa, bir mini fırın boyundaki kayalar, kurumuş çamurda, 800 metrenin üzerinde mesafeleri kat ediyor. Kanıt arıyorsanız, işte kanıt: Yüzeyde derin izler, bu izlerin ucunda da kayalar var. İnsan ister istemez, kayaların bir şekilde yüzlerce metre yol kat ettiği ve geride belli belirsiz bir iz bıraktığı sonucuna varıyor. Burada bu tür dolaşan kayaların sayısı 150'yi aşıyor. Ama bir tanesini bile hareket halinde gören yok.

Yaklaşık beş kilometre boyunda ve iki kilometre enindeki Racetrack, aslında pürüzsüz -ve kupkuru- bir göl yatağı. Racetrack'in kuzey ucu, güney ucundan sadece beş santim daha yüksek. Bir bilardo masası kadar düz. Yüzeyi kaya kadar sert çokgenlerle bezeli, güneşte pişmiş çamurdan oluşuyor. Başka bir dünyaya ait bir manzara gibi; göl yatağında kıyamet sonrası bir sessizlik hâkim ve sessizliği bozan tek şey rüzgârın fısıltıları -ve de iniltileri. Kuzey ucunda, çökelti denizinden yükselmiş bir dağ zirvesini andıran 22 metre yüksekliğindeki Grandstand adlı yuvarlanmış anakayanın oluşturduğu ada, bu izlenimi daha da güçlendiriyor.

Kaya yarışı meraklılarının, sanki bir at yarışındaymış gibi, Grandstand'de oturup, göl yatağının güney ucundan kendilerine doğru hızla gelen kayaları izleyebileceğini hayal ediyor insan. Grandstand hakkında uzun uzun düşünme olanağım oldu. Ubehebe Krateri'nden arabayla elli kilometre kat etmiş ve taşlık yolda tahminimden daha rahat ilerlemem sonucunda Racetrack'e öğle sonrasının ilk saatlerinde ulaşmıştım. Kayaların yarıştığı pistler en iyi, gün ağarırken ya da günbatımında görünüyor -güneşin eğimli vurduğu saatlerde izler belirgin hale geliyor...

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.