AK Parti'nin patlama yapacağı şehir

AK Parti'nin patlama yapacağı şehir

AK Parti'nin bir ilde şimdiden oy patlaması yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ahaliye göre AK Parti oyları götürecek. Diğer partilerin neredeyse adının anılmadı il hangisi?

Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat'ın köşesine taşıdığı Kayseri izlenimleri...

Çift santrforlu seçim maçı

Kayseri'ye gittik, Erciyes'e doğru tırmanışa geçtik. Yolumuza "Hisarcık beldesi" çıktı. Beldede, Adnan Menderes Parkı'nın karşısındaki
"Erciyes Okey Salonu" kalabalıktı.
Dediler ki:
- Seçim zamanı adaylar seçim konuşmalarını bu salonda yaparlar.
Kayseri 8 milletvekili çıkarıyor. 2002 sonucu: AKP 7, CHP 1.
- Ey Kayserililer... Bu seçimde ne olur?
Emekli öğretmen Hayrettin Karakülah:
- İnşallah 8-0 AKP olur.
- Hocam 8-0 çok büyük söz.
- Kayseri mağdur oldu. Kayseri'den bir Cumhurbaşkanı çıkacaktı. Kayseri'nin hakkı yendi. Kayseri incitildi. Bu dediklerimi aynen yaz.

2 çarpı 2 eşittir 4 kadar kesin ki...
AKP, Kayseri'de "Türkiye'deki oy ortalamasının" üstünde oy alacak. Bu konuda bahse girebiliriz.
AKP, Kayseri'deki seçim maçına çift santrforla çıkıyor.
Biri "Kayseri'nin sevgilisi" Abdullah Gül.
Diğeri rekor oyla (yüzde 70) seçim kazanan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki. Özhaseki "aday değil" ama... Onun "gücü" seçim üzerinde etkili olacak.
"Emekli takımından" Ali Göleli'nin görüşü:
- Seçimde 8-0 yapmalıyık. Bize bu yakışır... Hemşehrimiz Abdullah Gül mağdur edildi. Ona haksızlık yapıldı. Eğer biz Kayseriliysek, Gül'ümüze sahip çıkacağık.
AKP bu seçimde mağduriyete "oynayacak." Ama bu oyun tutar mı, tutmaz mı?
Bazı yerlerde halk "AKP mağdur edildi" diyor.
Bazı yerlerde ise:
- CHP ile uzlaşarak Cumhurbaşkanı seçselerdi... AKP mağdur falan değil... Süreci yönetemediler.
Ama Kayseri'de "durum" farklı. Kayseri'de konuştuğumuz her 10 kişiden
"7'si, 8'i" AKP'nin (ve özellikle Abdullah Gül'ün) mağdur edildiği düşüncesinde. O nedenledir ki...
Kayseri'de AKP "oy patlaması" yapacak. Tekrar vurgulayalım:
- Kayseri gözlemlerimiz" Türkiye geneli için bir ölçü değil.
 
BİRİNİN PARASI YOK, ÖTEKİNİN KEFENİ YOK
 
Kahvede herkes kendini tanıtmaya başladı:
- Ben Zekeriya Parasıçok.
Hemen araya girdik: Gerçekten çok mu?
- Bir zamanlar su değirmenimiz varmış. Zenginmişiz. Aile kalabalık, zamanla para bitmiş. Ben Kayseri itfaiyesinden emekliyim. Şimdi ticaretle uğraşıyorum.
Sonra bir başkası kendini tanıttı:
- İbrahim Kefensiz.
- Ne?.. Kefensiz mi?
- Evet... Emekli işçi İbrahim Kefensiz.
Yanımızda oturan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'ye döndük. Daha biz bir şey söylemeden, Özhaseki konuştu:
- Birinin parası çok, diğerinin kefeni yok... Bu işte bir dengesizlik var ama... Allah hayır getirsin.
 
HARBİ KONUŞMAK GEREKİRSE
 
Türkiye'de kişi başına ortalama yeşil alan "5 metrekare."
Kayseri'de ise 10."
Kentin girişi, çıkışı "park, bahçe."
Kentin içi "park dolu." "Piknik alanı" çok.
Piknik alanlarının birinin yanından geçerken "duman" gördük.
"Kebap kokusu" geliyordu. Millet ağaç altına minderi sermiş.
Mangalı yakmış. Radyoyu açmış. Top oynayanlar, ip atlayanlar, örgü örenler, siyaset konuşanlar.
Gittik aralarına oturduk.
Biri "su ister misin" dedi.
Diğeri "gazoz."
Biri "gözleme" uzattı.
Diğeri "dürüm."
- Hanımlar, beyler... Oyunuz nereye?
Sümerbank'tan emekli, Telekom'da görevli Duran Cebeci dedi ki:
- Harbi söylemek gerekirse MHP'liyim. Hep MHP'ye oy verirdim... Ama ilk defa AKP'ye oy atacağım.
- Neden?
- Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olacaktı. Kayseri bununla onur duyacaktı. Ama o CHP yok mu CHP... CHP ortalığı karıştırdı. Öteki yerleri bilmem, yüksek siyasetten hiç anlamam, fakat Kayseri'de yine AKP götürecek.
"Bu görüş" piknik alanında çoğunluktaydı.
 
Müslüman mahallesinde salyangoz ticareti
 
Dedi ki "ben seni TERCÜMAN'da yazdığın yıllardan beri okurum."
- Dayı adın ne?
- Mehmet Gilaburucu.
- Bu nasıl soyadı?
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki araya girdi:
- Ben izah edeyim.
Ve etti.
Erciyes eteklerinde "gilaburu" diye bir meyve yetişiyor. "Gül kokulu."
Köylüler bu meyveye "gül ebru" da diyorlar. Bizim Kayserili'nin soyadı da
"gül ebrudan, gilaburudan" geliyor.
- Sayın Gilaburucu, adaylar gelip bu kahvede konuşacaklar... Onlara ne diyeceksiniz?
- İstanbul'da birileri "hepimiz Hrant'ız hepimiz Ermeni'yiz" diye pankart açtılar... Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalktılar... Diyeceğim ki, git oyu Hıristiyanlardan iste.
- Sayın Gilaburucu sizin oyunuz kime?
- Sayın yazarım bu nasıl soru böyle.
- Beğenmediniz mi?
- Birisi sizin kardeşinize tokat atsa, siz ne yaparsınız?
- Ne ilgisi var?
- Pekala ilgisi var... Abdullah Gül'ümüzün kalbini kırdılar. Onu üzdüler. Şimdi Abdullah beye sahip çıkmamak bize yakışır mı?
 
Üniversite gibi kahve
 
Erciyes Okey Salonu'nda sohbet bir ara "DYP... ANAP... DP"
konusuna kaydı. Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu üzerine konuşulmaya başlandı.
Biri dedi ki:
- 2 kocalı Hürmüz'ü oynuyorlar.
Diğeri:
- Yıllarca DYP'ye oy verdim... Partiye yazık oluyor.
Üçüncüsü:
- DYP ile ANAP birbirlerine düştüler... Koca koca insanlar... Ayıp ettiler.
Dördüncüsü:
- Ayrı ayrı giderlerse bir şeye sahip olamazlar.
Beşincisi:
- Neyi bölüşemiyorlar?
Altıncısı:
- Siyasette dikkafalılık iyi değildir... Bunların yanında doğruları söyleyen kimse yok mu?
Yedincisi:
- Bir araya gelemezsen batarsın... Kayserili'den örnek alsınlar... Bir araya geliyoruz, ortaklık ediyoruz, işi büyütüyoruz.
Sekizincisi:
- Siyaset adamı demek, gerektiği zaman öfkesine hâkim olup, rakibi ile kucaklaşan adam demek.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki kulağımıza eğildi:
- Bu kahve siyaset üniversitesi gibidir... Bizim hemşehriler de birer siyaset profesörü.
 
Medya üzerine Kayseri soruları
 
Kayseri'nin şoför esnafından Halil Çiçek "yüksek perdeden" konuştu. Dinleyen Kayserililer de onun sözlerini onayladılar.
- Yavuz bey sağolun, halkın içindesiniz. İzninizle size bazı sorularım olacak. Birinci sorum şu... Türk siyasetinde bir dayatma var mı, yok mu?
Kalabalığın tepkisi:
- Vaaar!.. Var!
- Halil Çiçek:
- Ordunun siyaset üzerinde bir müdahalesi var mı, yok mu?
Kalabalık:
- Vaaar!.. Var!
Halil Çiçek:
- Arkadaşlar ben size değil, Yavuz beye soruyorum. Lütfen herkes sussun. Yavuz bey medya bütün bunları yazıyor mu, yazmıyor mu?
Kalabalık:
- Yazmıyooor!..
Halil Çiçek:
- Medya neden çekiniyor, medya kimden korkuyor? Medyanın üstünde kimlerin baskısı var?
Yanıt yine kalabalıktan.
Bizim ağzımızı açmamıza gerek kalmıyor. Zira kahvedekiler "kendileri sorup, kendileri yanıt veriyorlar."
Gözlemimiz:
Medyaya kızan çok.
"Medya üzerinde hükümet baskısı var" diyen de çok, "başka çevrelerin baskısı var" diyen de.
Sonuç:
Meydanlarda galiba medya da konuşulacak.



Sabah

 
 
 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.