Serengil, "Benim hikayem, anne babası ayrılmış bir çocuğun hikayesi" cümleleriyle başlayan kitabında, 1988 yılında annesiyle birlikte İspanya'da tutuklanmasını da ilk kez anlattı. 11 gün hücrede kaldığını dile getiren ünlü yıldız, "Bu kitap, parçalanmış ailelerin kılavuzu olacak. 'Nefret'ten ders alınacak çok şey var" dedi.

Seren Serengil, parçalanmış bir ailenin kızı olarak yaşadığı sıkıntıları, mutsuzlukları, sevgi arayışlarını, bu yüzden yaptığı hataları, "Nefret" adını verdiği bir kitapta topladı. Kitabın ön sözünde annesi Nevin Teoman ile babası Öztürk Serengil'e sitem eden Serengil, kitabın girişinde şunları dile getirdi: "Biriniz koşa koşa evi terk etti. Diğeriniz de tek başına bana bakmanın her defasında ne kadar büyük bir fedakarlık olduğunu kafama kakarak beni büyüttü. 'Git babana şunu söyle', 'Git annene bunu söyle' mesajlarının postacısı olarak geçti çocukluğum. Sevgisiz, mutsuz bir çocukluğum oldu. Evimde sırf kalabalık olsun diye aldığım hizmetçilerden bile ayrılırken onların ardından gözyaşı döktüm. Kız arkadaşım evine gitmesin, yalnız kalmayayım diye ona her türlü imkanlarımı seferber ettim. Beni bir damla sevene, deniz derya oldum. Sevmek ve sevilebilmek için hep ertelendim. Büyümemi, başarılarımı hayatımı hep mutlu bir aile kurma sevdasına, kuru mutluluklar için erteledim. Bütün bunlar için ben sizden değil, bana düşenden nefret ediyorum. Sizi hala çok seviyor ve hala çok özlüyorum."

Medyatik Yayınları'ndan çıkacak ve 29 Haziran'da raflarda yerini alacak olan "Nefret"te, hayatını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren ünlü yıldız, 1988 yılında annesi Nevin Teoman ve annesinin erkek arkadaşıyla gittikleri İspanya tatilinde nasıl uluslararası uyuşturucu şebekesinin elemanları olarak gözaltına alındıklarını da anlattı.

İspanya'da uyuşturucu şoku
Annesinin erkek arkadaşının İspanya'da uyuşturucudan aranan kardeşi yüzünden bu korkunç olayı yaşadıklarını anlatan Seren Serengil, Barselona'da kendisinin 11 gün, annesinin de 40 gün hücrede kaldığını dile getirdi. İspanyol gazetelerinde, Öztürk Serengil kastedilerek, "Türkiye'nin Julio Iglesias'ının kızı uyuşturucuya kurban gitti" manşetiyle çıkan haberlere "Nefret"te değinen Serengil, kitapta 'Ceren' takma adını kullandı. Serengil, o günleri şöyle anlatıyor: "Ceren, 11 gün o hücrede kaldı, kimseyle konuşamıyordu, yemek yemiyordu doğru düzgün ve oradan asla çıkamayacağını düşünüyordu. Akşamları şezlonga benzeyen şilte dağıtıyorlardı uyumaları için. O annesiyle aynı yerde kalmayı çok istiyordu hatta onunla ömür boyu bile yatabilirdi. Korkunç bir haldeydi, kimseyi tanımıyordu, dilini kültürünü bilmediği insanların arasında tutsaktı. Konuşmayı istediği zamanlarda derdini anlatamıyordu, çaresiz bir durumdaydı. Sabahın erken saatlerinde gardiyan elindeki copla parmaklıklarda gürültü yapıyordu mahkumların uyanması için. Sabah saat beşte kalkmaları gerekiyordu. Yemeklerden iğreniyordu, büyük tencerelere doldurulup, mahkumlarım önüne koyuyorlardı. Kimse ne yediğini bilmiyordu, çok ağır kokuyorlardı. On bir gün boyunca elma, su ve bisküviyle yaşadı." 12 gün sonra serbest kaldığını, daha sonra babasının gelip kendisini alarak İstanbul'a döndüğünü anlatan Serengil, yanlışlığın anlaşılması üzerine annesinin de 40 gün sonra tahliye edildiğini şu sözlerle anlattı: "

Aradan 40 gün geçti... Bir sabah telefon çaldı, arayan avukattı ve Nevin'in çıkacağı haberini verdi. Ceren sevinçten uçuyordu adeta, hemen İspanya’ya gitmesi gerekiyordu ama para yoktu. Bir miktar para tanıdıkları bir bankerdeydi, hemen onu bankeri aradı ve acil ihtiyacı olduğunu söyledi. Adam önce yardımcı olmak istemedi sonra neden ikna oldu ve böylece hemen İspanya’ya gidebildi. Anne kız karşılaştıklarında gözyaşlarına hakim olamadılar ve birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar, özlem giderdiler. İlişkileri için çok önemli bir andı bu. İlk defa bu kadar doğal, bu kadar rahat ve bu kadar samimi iletişim kurabilmişlerdi. Ve ülkelerine döndüler."

Sema Denker / Hürriyet