Times Gül'e neler sordu?

ingiliz gazetesi The Times, Gül çiftini soru yağmuruna tuttu.Gül kimi sorularda zorlandı. İşte birkaçı

İngiliz The Times gazetesine konuşan Abdullah Gül, cumhurbaşkanı adaylığının ordu değil, siyasetçiler tarafından engellediğini söylerken, "Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu?" sorusuna, "Hayır, onun eşi de başörtülüydü" yanıtını verdi. Hayrünisa Gül ise, kendisiyle yapılan röportajda, "Eşimin hükümeti, dünya çapında bir demokrasi yaratmaya çalışıyor" dedi.

İngiliz The Times gazetesi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'le yaptığı bir söyleşinin metnini yayımladı. Soru-cevap şeklindeki metinde Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı adaylığının reddedilmesinden, cumhuriyet mitinglerine, iç siyasetten türban konusuna kadar birçok konuya değindi.

Cumhurbaşkanı adaylığının ordu değil siyasetçiler tarafından engellendiğini söyleyen Gül, The Times'ın, "Atatürk hayatta olsa AKP'ye o verir miydi? sorusuna, "Yapmakta olduklarımızın Atatürk'ün samimi destekçileri tarafından takdir edildiğine eminim" yanıtını verdi. Dışişleri Bakanı Gül, "Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu?" sorusunu da, "Hayır, Atatürk'ün eşi de başörtüsü takıyordu" sözleriyle yanıtladı.
Gül ve The Times'ın söyleşisinden bazı satırbaşları şöyle:

SORU: Türkiye için bir tehdit misiniz? Gizli gündeminiz var mı?
CEVAP: (Gülerek) 4.5 yıldır bizi izliyorsunuz. Dışişleri Bakanı olarak bu ülkeyi dışarıda temsil ediyorum. Böyle bir şey gördünüz mü görmediniz mi? Gizli gündemimiz yok. Biz Türkiye'yi modernleştirmeye çalışıyoruz. Gizli gündemimiz olsaydı, Türkiye'yi Avrupa Birliği üyesi yapmak için bu kadar çaba harcar mıydık?

SORU: Eğer durum buysa ordu neden cumhurbaşkanlığınıza bu kadar karşı çıktı?
CEVAP: Ben bunun şahsi bir durum olduğunu düşünmüyorum. Bana şahsen karşı çıkıyor olamazlar. Burası açık bir toplum, ancak militanca düşünen siviller de var. Onlar bu konuları suistimal ediyorlar. Biz askerle omuz omuza çalışıyoruz. Bu, askeri olmaktan ziyade siyasi bir konu. Türkiye'nin yakın tarihine bakarsanız maalesef darbelerin çok başarılı olmadığını görürsünüz. Ama Türkiye son beş yılda çok değişti. Bugün Türkiye Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yapıyor. Siyasi kriterleri yerine getirdik. Eksiklerimiz var ama onları da aşacağız. Son zamanlarda bir türbülans oldu fakat geçti. Demokrasi işliyor.

SORU: Ya milyonlarca sıradan Türk'ün sizin cumhurbaşkanlığınızdan duyduğu endişe? Bu belki yersiz olabilir ama sizin de bu endişeleri gidermek için daha fazla çabalamanız gerekir miydi?

CEVAP: (Cumhuriyet mitinglerinde) Muazzam kalabalıklar vardı, doğru... O kalabalıkların içinde bana sempati duyan çok büyük bir grubun olduğuna eminim. Biz bir gösteri düzenleseydik beş kat daha büyük bir kalabalık toplayabilirdik. Ama ülkede böyle bir bölünmüşlük istemiyoruz. Biz iktidar partisiyiz ve halkımız arasında bu tür bir ayrılık istemiyoruz. O kalabalıklara bakarsanız modern görünüyorlardı. Ama sloganlara, konuşmalara bakarsanız, Avrupa Birliği'ne, özelleştirmeye, dış yatırımlara karşıydılar.

SORU: Aday gösterilmenize ordudan ya da diğer çevrelerden bu kadar büyük muhalefet geleceğini düşünüyor muydunuz?

CEVAP: Eğer muhalefet partileri Meclis'te hazır bulunsaydı bir problem olmayacaktı. Dolayısıyla ben diğerlerini değil, siyasi partileri suçluyorum. Anayasa 1980'den bu yana aynı. Virgülüne bile dokunmadık. Bu kanunlarla 3 cumhurbaşkanı seçildi. Ancak maalesef bu kez Anayasa Mahkemesi, bu işte bir yanlış olduğuna hükmetti. Ama ben 3 cumhurbaşkanı arasından en yüksek oyu aldım. Hiçbir cumhurbaşkanı ilk turda seçilemedi, benim ise sadece altı yedi oyum eksikti. Sorun ordu değil. Ordu içinde bazı endişeler vardı ve hükümet bunlara yanıt verdi. Hepsi bu.

SORU: Ülkeniz için yaptığınız şeylerden sonra şahsen bu olanlara üzülmüş olmalısınız.
CEVAP: Son iki haftada olanlar Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tabi ki beni üzüyor. Böyle bir durum karşısında nasıl mutlu olabilirim ki? Ama halkın tepkisi çok net. Kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 70'ine yakınının cumhurbaşkanlığı adaylığımı destekledi. Bu benim için büyük bir onur.

SORU: Tekrar aday gösterilmeyi bekliyor musunuz?
CEVAP: Adaylığım orada.

SORU: Atatürk'ün ana hedefi Türkiye'yi modernleştirmek ve Türkiye'yi Avrupa'ya yakınlaştırmaktı. Atatürk'ün mirasının gerçek bekçileri kim?

CEVAP: Bunu biz zaten yapıyoruz. Ama söylemlerine bakınca, (bu mirası koruyanlar) sol partiler. İcraata bakınca ise muhafazakâr partiler. Atatürk Türkiye'yi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak zorunda olduğumuzu söyledi. Bu demokrasi, ekonomik kalkınma, modernleşme, özgürlük demek. Bunların hepsi muhafazakar partiler zamanında oldu. 4.5 yılda ekonomiyi yüzde 35 büyüttük. Günümüzde bunun bir benzeri yok. Dolayısıyla biz Atatürk'ün gösterdiği hedefleri gerçekleştiriyoruz.

SORU: Atatürk hayatta olsaydı 22 Temmuz'da AKP'ye oy verir miydi?
CEVAP: Yapmakta olduklarımızın Atatürk'ün samimi destekçileri tarafından takdir edildiğine eminim" diyor.

SORU: Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu?
CEVAP: Hayır, Atatürk'ün eşi de başörtüsü takıyordu.

SORU: Kendiniz ve eşinizi 'koyu Müslüman' olarak mı yoksa liberal Müslüman olarak mı görüyorsunuz?
CEVAP: Bunu söyleyemem çünkü din kalptedir. Bu, görünüşte değil yürektedir.

SORU: Şeriat görmek ister miydiniz?
CEVAP: Burada öyle bir talep yok. Düşünün ki size 'hayır' diyorum ama kalbim başka söylüyor. O zaman neden ülkemizi AB'ye sokmak isteyelim?

SORU: Kızınız başörtüsü takmak istemediğini söyleseydi tepkiniz ne olurdu?
CEVAP: Bu kendisine kalmış.

SORU: Kızınız erkeklerle çıkmak isteseydi sorun olur muydu?
CEVAP: Bu ona kalmış bir konu. Benim ailemde herkes başörtüsü takmıyor. Bazıları daha fazla ibadet ediyor, bazısı daha az…

HAYRÜNİSAGÜL İLE SÖYLEŞİ

The Times gazetesi ayrıca, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünise Gül ile de ayrıca bir söyleşi yaptı. "Bu sadece bir böşörtüsü mü, yoksa demokrasiye yönelik bir tehdit mi?" başlıklı haberde yer verilen söyleşide Hayrünisa Gül, başörtülü olması konusundaki tartışmalarla ilgili olarak, "Tamamen kişisel tercihim olan bir meselede önyargıyla karşılaşmama üzüldüm" dedi.

'DÜNYA SINIFINDA DEMOKRASİ ÇABASI'
The Times, kendi deyimiyle Türkiye'deki 'koyu laik' çevreler tarafından Hayrunisa Gül'ün başörtüsünün şık bir ipek örtü değil, kırmızı bir kumaş parçası olarak görüldüğünü öne sürerken, yine bu çevrelere göre cumhurbaşkanlığı konutundaki resmi temaslarda Hayrunisa Gül'ün başörtüsü takmasının düşünülemez olduğu yorumunu yaptı. Hayrünisa Gül'ün, başörtüsü konusuna pek fazla girmediğini ifade eden gazete, Hayrünisa Gül'ün, "Eşimin reformcu hükümeti, herkesin kendi tarzında yaşayabileceği, dünya sınıfında bir demokrasi yaratmaya çalışıyor. Bütün enerjimizi doğru bir şekilde kullanmalıyız. Yapacak çok işimiz var" dediğini yazdı.


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri