Org. Büyükanıt SAREM'de konuştu

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, SAREM sempozyumunda günümüz güvenlik tehditleri ile ilgili tanımlamalarda bulundu. Büyükanıt, terörü destekleyen ülkeleri sert dille eleştirdi.

'DEĞİŞİM FIRTINASI'

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''40 yılı aşkın bir süredir devam eden soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü doğrularcasına, her alanda önüne geçilmez bir şekilde esmeye başlayan değişim fırtınası, alışık olduğumuz, benimsediğimiz, politik, ekonomik ve güvenlik stratejilerini dayandırdığımız parametrelerin çoğunu sarsmaya hatta ortadan kaldırmaya yönelmiş durumdadır'' dedi.

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATESE) Başkanlığı koordinatörlüğünde, Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı tarafından, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumu, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi'nde başladı.

Sempozyumun açılışında konuşan Orgeneral Büyükanıt, Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAREM) tarafından düzenlenen sempozyuma, yerli ve yabancı 55 ülkeden 800 katılımcıyla, akademisyen ve uzmanlardan oluşan 15 konuşmacının katıldığını söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, tüm katılımcıların günümüzde gerçekten çok tartışılan ''güvenlik'' kavramının yeni boyutlarını tartışmak için buraya geldiklerini dile getirdi.

Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti: ''Sözlerimin başında bir inancımı ifade etmekte yarar mütala etmekteyim. Doğru istikametler, ancak bilimsel yaklaşımların sonucunda görülebilmektedir. Büyük önder Atatürk'ün dediği gibi, 'Hayatta en hakiki mürşit, yol gösterici ilimdir'. Bilimsel yaklaşım bizim için her zaman bir ışık olmuştur. Bu ışığın önümüzü aydınlatması ancak günümüzde geçerliliği olan doğru yöntemin veya yöntemlerin kullanılmasıyla mümkündür.''

Orgeneral Yaşar Büyükanıt, soğuk savaş döneminin sona ermesine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''40 yılı aşkın bir süredir devam eden soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözünü doğrularcasına her alanda önüne geçilmez bir şekilde esmeye başlayan değişim fırtınası, alışık olduğumuz, benimsediğimiz, politik, ekonomik ve güvenlik stratejilerini dayandırdığımız parametrelerin çoğunu sarsmaya hatta ortadan kaldırmaya yönelmiş durumdadır. Eski alışkanlıklarımız ve algılamalarımız, güvenlik bağlamındaki değişimlerin paradigma kaymaları olduğu gibi yavaş ve küçük aralıklarla ortayla çıktığı yönündeydi.'' İkinci Dünya Savaşı sonundan Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar geçen süreye işaret eden Orgeneral Büyükanıt, bu dönemin, nükleer tehdide dayalı bir dehşet dengesi dönemi olduğunu da anımsattı.

Orgeneral Büyükanıt, soğuk savaşın sona ermesinden bugüne kadar geçen yaklaşık 17 yıl ve 11 Eylülden bugüne kadar geçen sadece 6 yılda meydana gelen değişim ve olaylara bakıldığında, dönemlik anlayış bağlamında gerçekleşen değişim aralıklarının nasıl daraldığını görmenin de mümkün olduğunu söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, ''Bu sempozyumun konusu güvenliğin yeni boyutlarıdır. Bu konuyu özellikle seçtik. Gerçekten yaşadığımız dönemde güvenlik kavramı çok değişmiştir. Bu değişim çok büyük bir hızla gerçekleşmiştir'' dedi.

''ULUSLARARASI GÜVENLİK ORTAMI SON DERECE DEĞİŞKEN VE ÖNGÖRÜLERİ ZORLAŞTIRAN BİR HAL ALMIŞTIR''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, uluslararası güvenlik ortamının son derece değişken ve öngörüleri zorlaştıran bir hal aldığını bildirdi.

''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumda konuşan Orgeneral Büyükanıt, genç bir subay olarak soğuk savaş döneminde Belçika'da NATO karargahında görev yaptığını hatırlatarak, o dönemde her şeyin çok sade olduğunu, bir NATO ve karşısında da Varşova Paktı'nın var olduğunu ifade etti.

Orgeneral Büyükanıt, o dönemde tehdit algılamaları ve buna karşı NATO'nun planlamalarının çok kolay olduğunu belirterek, daha sonra general rütbesinde bir NATO karargahında görev aldığında Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'nin dağıldığını, bu dönemin NATO için ''şaşkınlık dönemi'' olduğunu vurguladı. Söz konusu dönemde NATO Güney Avrupa Komutanlığı'nın İstihbarat Başkanı olduğunu anımsatan Orgeneral Büyükanıt, bu dönemde NATO'nun kendisine karşı bir tehdit aramaya başladığını belirtti.

Orgeneral Büyükanıt, ''Bu süreç 11 Eylül 2001'e kadar devam etti. İkiz kuleler saldırısı ile yeni bir dönem başladı ve güvenlik anlayışı tümüyle değişti'' diye konuştu. Büyükanıt, özellikle 1990'lı yıllarla birlikte, bilgi ve iletişim teknolojisinin hızla yaygınlaşmasıyla dünyada mal, hizmet, sermaye ve fikir hareketlerinin serbest ve hızlı dolaşımı çerçevesinde, ülkelerin başta ekonomik, güvenlik ve kültür olmak üzere, çeşitli alanlarda birbirlerine daha bağımlı hale gelmeleri sonucunda bütün ülkelerin küresel sorunlar karşısında ortak değer yaklaşım ve tavırlar benimsenmeye adeta zorlandığını vurguladı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Uluslararası güvenlik ortamı son derece değişken ve öngörüleri zorlaştıran bir hal almıştır. İşte bu değişim sürecini doğru algılayabilen toplumlar, algılamayan veya yanlış algılayan toplumlar, kendi geleceklerini olumlu veya olumsuz etkileyeceklerdir. Değişim sürecini zamanında algılayamayan toplumlar maalesef değişim sürecinin sonucunu seyretmekle yetineceklerdir'' diye konuştu.

ÇİFTE STANDART VURGUSU

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, günümüz tehditleriyle mücadelede klasik yapılanma ve anlayışların geçerliliğini tamamen yitirdiğini belirterek, ''Anlaşıldığına göre yeni dönemde savaşan aktörler de değişti. Gelinen bu noktada acaba diyorum, soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı?'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, ''Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler'' konulu uluslararası sempozyumda yaptığı konuşmada, değişim sürecini zamanında algılayamayan toplumların, değişim sürecinin sonucunu seyretmekle yetineceğini söyledi.

Ülkelerin tehdit algılamalarının büyük önem taşıdığını, soğuk savaş döneminde sade olan tehdit algılamalarının günümüzde çok değiştiğini vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu: ''Harp Akademileri'nde düzenlenen 'Küreselleşme ve Güvenlik' sempozyumunda ifade ettiğim gibi, yaşadığımız günlerde güvenliklerini ithal malı tehdit algılamalarına dayandıran ülkelerin, güvenliklerini tehdit altına atacakları da büyük bir gerçektir. Diğer önemli bir husus da, tehditler ve krizlerin yönetim krizleriyle ilgili olup, bu süreçlerin kolay yönetilebilmesi ile ilgili olarak kullanılabilecek yöntemlerdir. Halen bu konuda yüzlerce karar verme yöntemleri kullanılmaktadır. Fırsatlar, üstünlükler, tehditler ve zayıflıklar bunlardan birkaçıdır. Bugün risk ve tehditlerin yanlış algılanması ve bu hususun karar verme süreçlerini yanlış etkilemesi, sonuçları itibarıyla güvenlik anlayışına yeni boyutlar kazandırmıştır.''

Orgeneral Büyükanıt, soğuk savaş sonrasında içinde dünyanın en duyarlı bölgelerini oluşturan Balkanlar, Karadeniz ve Akdeniz havzaları, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu coğrafyasında son 10-15 gün içinde meydana gelen gelişmelerin, güvenlik ve tehdit algılamalarında geçmişe göre önemli değişimlere neden olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''Güvenlik algılamalarında meydana gelen değişimin en önemli sebeplerinden birisi, tehdidin tek boyutlu, devletten devlete olma klasik konumundan çıkarak asimetrik ve çok boyutlu bir konuma ulaşmasıdır. Bu durum, günümüz tehditleriyle mücadelede klasik yapılanma ve anlayışların geçerliliğini tamamen yitirdiğine de işaret etmektedir. Genel tanı olarak bir güvenlik olgusundan bahsedebilmek için, tehdidin ve tehdide yönelik algılamaların ve tahlillerin doğru olarak tanımlanması önem kazanmaktadır. Nedir tehdit? Alışık olduğumuz tanımıyla bir ülke ordusunun başka bir ülkeyi işgal etme olasılığı mıdır, yoksa bunu bugünün doğrularıyla yeniden tanımlamaya mı ihtiyaç vardır? 2003 yılında meydana gelen 14 savaş içinde küresel boyutta çatışan iki tarafın da devlet olduğu tek bir savaş meydana gelmiştir, o da Irak- Amerika Birleşik Devletleri savaşıdır. Bu durumdan anlaşıldığına göre, yeni dönemde savaşan aktörler de değişti. Gelinen bu noktada acaba diyorum, soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı? Karanlık savaş kavramı içine o kadar çok aktör ve etken yerleştirilebilir ki, bu aktör ve etkenlerin incelenmesi doğaldır ki benim yaptığım bu açış konuşmasının sınırlarını aşar. Umarım ki, bu konu sempozyum sırasında tartışılabilir.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, güvenliğin çok boyutlu bir kavram olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: ''Bugün artık güvenliği, içinde sadece askeri değil, siyasi, hukuki, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik etmenlerin olduğu bir çerçevede tanımlamak gerekmektedir. Bunun yanında risk ve tehditlerin kaynağının, zamanının ve şeklinin önceden tayin edilmesinin soğuk savaş döneminin aksine imkansız bir hale geldiği yeni güvenlik ortamında mücadele alanı da bütün dünya olarak ortaya çıktı. Çünkü tehdidin ne şekilde ve ne zaman karşımıza çıkacağı belli değil. Tehdit, ülkelerin gücü ve kabiliyetleri karşısında çok cılız gibi görünse de, sahip olduğu imkanlarıyla istediği yer, zaman ve şekilde, istediği etkiyi yaratabilecek asimetrik güce sahiptir. Bugün bunları Afganistan'da, Irak'ta birçok yerde yaşıyoruz. Bu nedenle küresel mücadele ve işbirliğinin yürütülmesi de zorlaşmıştır. Vurgulanması gereken önemli husus, ülkelerin güvenlik bağlamında çifte standart uygulamamasının bir ön şart olması gerekmektedir.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Terörizm ne kadar uluslararası hukuka aykırı bir sorun ise ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi, dışarıdan yapılacak etkilerle ülkenin egemenlik hakları hatta rejiminin değiştirilmesine çalışılması da, o kadar tehlikeli ve hukuka aykırıdır'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, daha önce askeri imkanlar ve ekonomik kapasite gibi parametreler vasıtasıyla bilinen risk kavramının, artık bilgiye ulaşabilme ve daha önemlisi bilgiyi kullanabilme yeteneğini kapsaması açısından dikkat çekici olduğunu söyledi.

Bunun nedeninin küreselleşme sürecinde insan faktörünün ön plana çıkması olduğunu dile getiren Orgeneral Büyükanıt, insan kaynaklarından azami ölçüde istifade edebilme imkan ve kabiliyetine sahip ülkelerin, diğer ülkelerin siyasi uygulamalarını, ekonomik politikalarını ve güvenlik stratejilerini etkiler duruma geldiklerini ifade etti.

Orgeneral Büyükanıt, güvenlik ortamının bu yeni yapısının, yeni tehdit algılamalarını da şekillendirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ''Güvenliği tehdit eden hususların başında şüphesiz terör yer almaktadır. Bu nedenle konuşmamın bu bölümünde terörle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni güvenlik anlayışı içinde terör konusunda uluslararası alanda tanımlama açısından bir uzlaşı eksikliğinin yanında uygulamada da büyük farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu farklılıklar nedeniyle küresel boyutta etkin önlemlerin alınması bir hayli zorlaşmaktadır. Teröre kaynakları itibariyle baktığımızda müttefiklerimizin bir kısmının terörün tanımından sadece radikal din sömürüsünden kaynaklanan terörü kastettiklerini görüyoruz. Oysa terörün tek tanımı bu değildir. Terör aynı zamanda ayrılıkçı milliyetçi akımlardan da beslenmektedir. Bu kaynaktan beslenen terör de en az diğeri kadar küresel güvenliği tehdit eden boyutlardadır. Oysa bir kısım ülkeler tarafından bu tarz terör ülkelerin kendi iç sorunları olarak görülebilmektedir. Bu son derece tehlikeli bir yargıdır ve terörün önlenmesi konusunda başarının karşısındaki en önemli engellerden de birisidir. Etnik milliyetçiliğe dayalı terör öncelikle farklı bir kimlik tanımını kullanır, farklı kimliklerin kabullenmesi sonunda tanımlanan kimliğe siyasi bir amaç kazandırır, son aşamada ise bu siyasi amacı silah ile besler. Bu noktadan sonra etnik milliyetçiliğe dayalı terör artık her yerde can almaya başlar. Açıkça ifade etmek istiyorum, etnik yapı sosyolojik bir olgudur ve yadırganmamaktadır, gayet normaldir. Ancak bu etnik yapı üzerine siyasi bir söylem yüklenirse, etnik yapı ırkçı bir yapıya dönüşür ve eğer bu etnik yapı emeline silah zoruyla ulaşmak isterse, etnik milliyetçilik terör örgütü haline gelir. Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu etnik milliyetçi faşist terör örgütü PKK, bu yapıdadır.''

BUGÜNÜN ÇÖZÜMLERİ..

Orgeneral Büyükanıt, ülkelerin kendi sorunlarını ortadan kaldırmak amacıyla yarattıkları çözümlerin bir kısmının bir müddet sonra küresel bir sorun olarak ortaya çıktığını da vurgulayarak, ''Yani bugünün problemlerinin çoğu geçmişin çözümleridir. O halde bugünkü çözümlerde gelecekte yine sorun olarak karşımıza çıkabilecektir. Geçmişte sadece kendi çıkarları doğrultusunda çözümler üretmiş ülkeler, bugün bu yanlış çözümlerden kaynaklanan küresel sorunlarla baş etmek zorunda kalmıştır. Bunun çok örneği vardır'' dedi.

Sorunların çözümünde ülkeler arası diyalog ve işbirliği olmadan varılan sonuçların gelecekte daha ciddi güvenlik sorunlarını ortaya çıkaracağını vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu: ''Bir ülkeyi zayıflatmak için kullanılan askeri seçenekler, artık zorunlu görülmedikçe tercih edilmemektedir. Bazı güçsüz ülkeler, terörizm ve kitle imha silahlarının sağlayacağı caydırıcılıktan faydalanma yoluna gitmekte, bazı ülkeler ise ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi ve bilgi harekatının veya psikolojik harekatın kullanılması, ekonomik saldırı gibi asimetrik stratejileri ön plana çıkarmaktadır. Güvenliğin yeni boyutlarına bakarken gerçekçi olmamız gerekmektedir. Bir ülkenin diğer bir ülkeyi silah zoruyla işgal etmesi gibi bir yaklaşım artık çok tercih edilmemektedir. Daha ucuz, daha etkili karanlık savaş metotları, günümüzde çok daha fazla tercih edilmektedir. Daha önce ifade ettiğim gibi yaşadığımız dünya sıcak savaş, soğuk savaş gibi evrelerden karanlık savaş dönemine girmiş bulunmaktadır. Karanlık savaş olarak isimlendirilebilecek dönemde ülkelerin üzerinde ekonomik manipülasyonlar, mikro etnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan renkli baş kaldırılar ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan akıl dışı sıfatlar karanlık savaş olarak isimlendirilmeye çalışılan yeni yaklaşımlar olarak da tanımlanabilir.''

TEHDİTLER

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu stratejilerin güvenlik açısından yeni tehdit yarattığının unutulmaması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti: ''Terörizm ne kadar uluslararası hukuka aykırı bir sorun ise, ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi, dışarıdan yapılacak etkilerle ülkenin egemenlik hakları hatta rejiminin değiştirilmesine çalışılması da o kadar tehlikeli ve hukuka aykırıdır. Bu kapsamdaki tehditleri iç tehditler, bölgesel tehditler ve küresel tehditler olarak 3 halkada ama tek tek değil, birlikte ele almamız gerekmektedir.''



HABER7COM

 
 
 
İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri