New York'tan Mektup var.

''Kimliksiz Gemiden Mektuplar'' ile ülkesine seslenenen Aynur Hazar'ın kitabı, bir çırpıda okunup, ezberlenesi öykülerle dolu...

 Başkayerler Yayınları'ndan çıkan, kitapçıların raflarında yerini alan ’Kimliksiz Gemiden Mektuplar’’ adlı kitabın yazarı Aynur Hazar ile beğeneceğinizi umduğumuz bir röportaj gerçekleştirdik. Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezuniyetinin ardından 4 sene öğretmenlik yapan Hazar, 11 yıldır New York’ta yaşıyor. 

 "HAYIR, BU SEFERKİ MASAL DEĞİL..."

Ben, akşamlardan bir akşamı anlatacağım şimdi sana. Bize dair bir akşamı...
Ve sen inanacaksın. Söz ver...
Bu bizmişiz, ikimiz. Yanı başımdaymışsın, sesinle, sözünle, o güzel gülüşünle. Ben senin kahkahalarını saçlarıma takıyormuşum birer birer. Sen saçlarımı okşadıkça, avuçlarına kırmızı güller ve yeşil yapraklar düşüyormuş.
Hayır, bu seferki masal değil. Aşk bu gece ayrılığı değil, vuslatı çağırıyor o gür sesiyle. Ancak kavuşmanın kudreti yenebilir o büyük devi. Devler sadece masallarda olur sanıyorsan, yanıldın. O dev, bizim yalnızlığımızdır. Üstelik elinin elime değdiği ânın tılsımından öleceğini bilen korkak bir devdir.’’ (Aynur Hazar)

Kitabınızdan bahseder misiniz biraz?
Bu ilk kitabim ve bu kitapta kısa öykülerimden seçmeler sundum. Otuzdan fazla öykü- deneme tarzı yazımı bir araya getirdim. Aşkın, hayatın, masalın ve gerçeğin iç içe olduğu; kahramanları kimi zaman gerçek kimi zaman kurgu ürünü olan öykülerimi...

Öykülerinizdeki kurgu dışında kalan karakterleri gerçek yaşamdan mı seçiyorsunuz, yoksa sadece kendi yaşadıklarınızdan kesitler mi alıyorsunuz ?
Her ikisi de diyebilirim. Zira kendi yaşantımdan almamam mümkün değil. Bunun yanısıra çok yaşanmışlığına şahit olduğum olayları ve kişileri de yazıyorum fakat asla kim olduklarını ifşa etmem. O yüzden daima " ben " demeyi tercih ederim. 

Öykülerinizi mutlaka bir sonuca bağlamaya çalışır mısınız ? Muhakkak suretle bir ana düşünce verme çabası var mıdır? 
Hayır, kesinlikle ikisi de yok. Bir yazımda söylediğim gibi, bazı hikayelerin ucu açık kalır... Son nefesimizi vermeden bitmez öykülerimiz. Ve son nefesimizi verene kadar yaşamımızda ana düşünceler değişebilir, başka başka duygular düşünceler ön plana çıkabilir. O yüzden amacım asla ders ya da öğüt vermek değil. Sadece yaşanmışlığı paylaşmak...


Ressam Memik Kibarkaya'nın tuvalinden Aynur Hazar...

Şiir ve öykü yazarken neler hissediyorsunuz?
Şiir ansızın geliyor. Özellikle oturup, şiir yazacağım dediğimi hiç anımsamam. O gelir, ben sesini duyarım. Biri kulağıma fısıldar sanki dizeleri. O an hemen kağıda geçmem lazım. Yoksa uçar gider ve bir daha asla yakalayamam. Şiir bir nevi tılsım gibi bende. Ne zaman nerede geleceği hiç belli olmaz.

Öykü ise daha çok devamlılığı olan ve beni ilk cümlesi itibariyle peşinden sürükleyen bir tür. Sanki kelimeler koşar, ben yetişmeye çalışırım. Oturur bir seferde yazar ve kalkarım. Üzerinde günlerce düşünmem. Yahut bir kısmını sonra yazayım diyemem. Beni peşisıra sürükleyen o duyguya kapılır giderim...

En çok kimin şiirlerini okurken kendinizden bir şeyler buluyorsunuz?

Bu konuda çok fazla örnek verebilirim. Liste uzar gider. Fakat Attila İlhan’ı okuyorsam, hatta kendi sesinden dinliyorsam, beni alır götürür. Onun yeri daima başkadır bende. Türkçe'yi tabiri caizse tertemiz kullanmış, nadide bir şairdir O. Yunus Emre, Kavafis, 18. yüzyıldan Şair Nedim, Ömer Hayyam ve Aşık Veysel ise vazgeçilmezlerimdendir. 

Kitabınızdaki yazıların teması genel olarak hangi konu üzerinde yoğunlaşmıştır?
Kimi yazılarımda masalsı bir hava hakim. Bazen hepimiz bulunduğumuz yerden ayrılıp başka yerlere gitmek isteriz. İşte o masalsı öyküler benim yüreğimdeki seyahatlerim diyebilirim. Ayrılık, hüzün ve zaman zaman coşku hakim. Zira yaşanan her aşk içinde acı barındırıyor az da olsa. Beraberinde hüzün ve keder getiriyor.
Güzel bir tesadüf ki yayınevimizin ismi de "Başka Yerler Yayıncılık"
‘Herkesin gitmek istediği başka yerleri vardır’ demişti yayınevi sahibi dostum...

Sizi bir eser bastırmaya iten şey ne oldu? Neden daha önce değil de şimdi ?
Yıllardır, kitap konusunda beni destekleyen ve biran önce bu işi yapmamı isteyen çok kişi vardı. Fakat bu anlamda tembeldim. Yazıp sitede yayınlıyor fakat bir türlü yazılarımı toparlayıp kitaplaştırma çabası içine girmiyordum. 
Daha sonra, kendisi bir tasarımcı ve aynı zamanda bir yazar olan dostum Seyit Harun Özdemir’in yoğun ısrarı ile kitap konusunda harekete geçme aşamasına geldim. Aslında çok daha önce olabilirdi ve olmalıydı. Fakat kısmet bu zamanaymış diyoruz artık...

Bir sonraki kitabınızı okuyucuyla ne zaman buluşturmayı planlıyorsunuz?
Araya çok fazla zaman sokmadan, şiirlerimi toparlamak istiyorum ikinci kitabımda. Bu işi de bu sene içinde yapmayı planlıyorum bir aksilik olmazsa. Zira gerçekleştirmek istediğim çok şey var bu anlamda. Şu an düşünce bazında ilk 3-4 kitap oluşmuş vaziyette. 

Röportaj/Haber: Sema SEZEN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri