Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu: Türk Edebiyatında Şiir/Nazire Mecmualarının Önemi

Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu: Türk Edebiyatında Şiir/Nazire Mecmualarının Önemi

Türkiye’de şiir mecmuaları üzerinde çalışan araştırmacılardan biri de Murat Ali Karavelioğlu’dur.

Türkiye’de şiir mecmuaları üzerinde çalışan araştırmacılardan biri de Murat Ali Karavelioğlu’dur. Bu konuda çok sayıda makale yazan, bildiri sunan ve kitap hazırlayan Karavelioğlu’nun, mecmuaların önemine dair anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

Ülkemizde ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde kayıtlı olduğunu bildiğimiz binlerce şiir/nazire mecmuası, hem genel vasıfları hem de kendilerine has özellikleriyle ilginç, önemli, zevkli ve hatta eğlenceli kaynak eserlerimizdendir. Mecmua, bir araya getirilmiş demektir. Buradan hareketle bir edebiyat terimi olarak mecmua, çeşitli şairlerin şiirlerinden örneklerin bir defterde toplandığı eserlerin genel adı olarak karşımıza çıkar. Ancak bu kısa tanımı açmak gerekir. Mecmualar, sadece bir şairin eserlerinden örnekleri ihtiva edebildiği gibi belirli bir zaman diliminde yaşamış yahut belirli bir meslek grubuna ait şairlerin şiir örneklerini de içeriyor olabilir.

 

Hatta sadece belli bir nazım şekli ya da türünde şiir örneklerinin toplandığı mecmualar vardır. Mesela kaside mecmuaları, lugaz mecmuaları, naat mecmuaları böyledir. Üstelik bilindiği gibi mecmualar sadece şiir örneklerini muhtevi değildir. Fetva mecmualarından münşeat mecmualarına, hadis mecmualarından feraiz mecmualarına kadar hemen her konuyu ilgilendiren mecmualar derlenmiştir. Uzun yıllar içinde derlenen, bazen derleyeni/müstensihi öldükten sonra başkalarının eklemeleriyle genişleyen bu eserler; adeta takvim yaprakları veya not defterleri gibi birbiriyle ilgisiz pek çok konuda kayıtların yer aldığı zengin muhtevalı eserler hâline gelirler.

 

O günün insanlarının faydalı saydığı her türlü bilgi genellikle mecmualara kaydedilir ki bu, kelimenin lugat anlamıyla bağdaşır. Muhtemelen böyle seçkiler yapılmaya başlanmadan evvel dua metinleri, ilaç terkipleri, doğum ve ölüm tarihleri, önemli görülen tarihler, önemli hadiseler gibi kayıtlar defterlere yazılıyordu ve bu, çok eski bir alışkanlıktı. Zaman içerisinde edebî mecmuaların derlenmeye başlamasıyla bu türden kayıtların, çoğu zaman “fevaid” adı altında mecmualara kaydedildiğini kestirmek güç değildir.

 

Murat A. Karavelioğlu: Mecmuaların Derlenmesine Dair

 

Mecmualar derlenirken belirli kurallara uyulur. Rastladığımız birkaç mecmua hariç mecmualarda; alfabetik sıralama, kronolojik sıralama, konu bütünlüğüne riayet gibi kıstaslara uyulmadığı görülse de örneğin nazım şekillerine göre bir tertibin sıkça yapıldığına tesadüf olunur. Böylece gazel mecmuaları, kaside mecmuaları, musammat şekillerin toplandığı mecmualar gibi tertip özelliği olan eserler ortaya çıkar. Bu türden mecmuaların belki de en bilinen örneği Budinli Hisalî’nin, çeşitli şairlerin matla beyitlerini bir araya getirdiği Metâliʻü’n-nezâir’idir.

 

Mecmualar tek bir dilde yazılmamış olabilir. Bir şiir mecmuasının dili Türkçe olsa da içinde çok sayıda Arapça, Farsça şiir örneklerine rastlamak mümkündür. Hatta bazen Rumca, Sırpça, Ermenice gibi şiir numunelerine dahi tesadüf edilir. Dolayısıyla böyle eserler bir yönüyle geniş bir zamanı kuşatırken diğer bir yönüyle de ait olunan medeniyet havzasını kucaklar niteliktedir. Osmanlı devri Türk şiirine bakıldığında Arapça, Farsça ve diğer milletlerin dillerinin Türkçe çatısı altında bir edebiyatı meydana getirdiği görülür. Yani Hafız’ı okumamış, okuyamıyorsa dinlememiş; İmreü’l-kays’dan haberi olmayan bir Osmanlı şairi düşünülemez. Hâl böyle olunca Türkçe şiir mecmualarındaki diğer bir zenginlik de ortaya çıkar.

Dr. Murat Karavelioğlu: Mecmuaların Kaynak Eser Değeri

 

Kaynak eserler olmaları bakımından mecmuaları ayrıca değerlendirmek gerekir. Nitekim edebiyat tarihinin yazılmasında bu eserlerin çok önemli bir yeri vardır. Çeşitli sebeplerle divana girmemiş şiirlere mecmualarda rastlamak mümkündür. Mesela şair, divanını tertip ettikten sonra da şiir yazmış olabilir ve bunlar, meraklılarınca kaydedilmiş ve genellikle mecmualara alınmışlardır. Hatta divanı bulunmayan bir şairin belki bütün şiirleri veya şiirlerinden bazıları mecmualarda karşımıza çıkmaktadır. Şiir/nazire mecmuaları, hangi şairlerin hangi şiirlerinin beğenildiğini, döneminde ve sonraki devirlerde popüler olduğunu gösterir. Hele nazire mecmualarında bu husus daha sağlam belirir. Hangi şairler üstat kabul edilmiş, onların hangi şiirlerine nazire yazılmış, etkisi ne kadar sürmüş bütün bunlar mecmualardan elde edilen bilgilerdendir. Böylece mecmualar, uzun devirlerin edebî zevk ve beğenilerini, tercihlerini ortaya koyar.

 

Murat Karavelioğlu’nun vurguladığı bir diğer husus şudur: Mecmualar çoğu zaman çok dikkatli, özenli, şiir ve edebiyat bilgisi olan ve zevk sahibi kimseler tarafından derlendikleri için içlerindeki şiirler; zaman zaman şairin divan nüshalarını düzeltir mahiyettedir. Böyle örneklere, divan çalışmalarında kullanılan mecmualar göz önüne alındığında sıkça rastlanmaktadır. Başta tezkireler olmak üzere edebî kaynaklarda çeşitli sebeplerle yer bulamamış birçok şaire ve şiirine mecmualarda rastlanır ve bu sayede onları edebiyat dünyasına tanıtmak mümkün olur. Şairlerin bilinmeyen yönleri de mecmualardan kısmî bilgiler hâlinde bile olsa çıkarılabilir. Mesela aynı mahlası kullanan ve aynı dönemde yaşayan iki şair, bazen tezkire yazarları tarafından karıştırılsa bile mecmualarda küçük bir bilgi kırıntısıyla gerçek ortaya çıkarılabilir.

 

Doç. Dr. Murat Ali Karavelioğlu’na teşekkür ederiz. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.